Avrupa Birliği ile bütünleşmenin temelinde siyasi bütünleşme ya da ikisadi bitünleşmeden çok sosyal bütünleşme yatmaktadır. Bu
konuyu gündeme getirdik. Bugün sonluyoruz.rnAvrupa Birliği'nde kadın' genelde çalışan kadın' olarak görülmüştür. Birlik
Çalışanları Temel Sosyal Bildirgesinde kadın ve erkek arasında eşitlik olduğu öngörülmüştür. Avrupa Birliği ülkelerinde kadınların
mesleki faliyetlere iştiraki ülkemizden daha yüksek bir durumdadır. Diğer taraftan Topluluk ve Türk vatandaşları arasında kadının
rolü üzerine düşünceleri farklılık göstermektedir. rnÖte yandan Avrupa Birliği ülkelerinde evlilik oranlarında belirgin bir azalma
görülmektedir. Toffer'in sözünü ettiği ailenin parçalanması süreci fiilen yaşanmaktadır. Evlilik oranının düşmesi serbest birleşme
ve boşanmaların artmasına sebep olmaktadır. Sonuçta tek ebeveynli ve parçalanmış ailenin tipinin hızla arttığı görülmektedir. Tek
ebeveynli aile ve gayri meşru çocukların artış göstermesinin gelecek için önemli bir sorun yaratacağı düşünülmektedir. Bu açıdan
Türk ailesi Birlik ailesine göre daha iyi konumdadır. AB üye ülkelerinde görülen bir başka önemli nokta ise klasik ebeveyn
kavramının değişmekte oluşudur. Annenin yanında babanın rolününde yer alacağı hatta rollerin değişebileceği yönünde bir eğilim
bulunmaktadır ya da solo anne denilen aile tipinde de bir artış bulunmaktadır. Türk ailesinde ise hez bu tür bir sorun
görülmemektedir.rnAvrupa Birliği ülkelerinde ailenin güçlendirilmesi konusunda yapılan çalışmaların tamamı maddi olarak
düşünülmüştür. Türkiye'de ise maddi olanın dışındaki unsurlarda gözönünde tutulmaktadır. Diğer taraftan Avrupa Konseyinin Türk
aile yapısı içinde son derece uygun olan evişlerinin ekonomik değerinin kabul edilmesi yönünde bir eğilimi olması aile kurumu
açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. AB üye ülkelerinde aile politikalarının kurumsallaşması, aile
işlerinden sorumlu bir bakanın bulunması, bir bakanın sorumluluğunda olup bir genel müdürlük nezlinde yürütülmesi veya
herikisininde olmaması şeklinde olmaktadır. Türkiye bu açıdan ikinci gruba girmektedir.rnAvrupa Birliği uluslararası platformda
gerek ekonomik gerekse siyasi açıdan yeryüzünün en büyük güçleri arasındadır. Böyle güçlü bir bütünleşmenin yanında derin
ekonomik, toplumsal ve kültürel farklılıklarıda bünyesinde barındırmaktadır. AB, coğrafyası içinde yeralan toplulukların
birbirlerine göre farklılıkları bulunmaktadır. Bu bakımdan sosyo-ekonomik ve kültürel görüntüsü kelimenin tam anlamıyla bir mozaik
teşkil etmektedir. Yaşam biçimlerini ileri teknolojilerin belirlediği AB'de sözkonusu bu mozayiğin artarak zenginleştirilmesi
temel ilke olmaktadır. Çünkü bilinmektedirki Avrupa Tarihi insanlığın en çalkantılı ve en kanlı tarihidir. Böylesine derin
tarihsel izleri taşıyan kültürlerin bir anda tekdüzeleştirilmesi mümkün değildir.rnTürkiye'nin AB'ye tam üyeliğinin gerçekleşmesi
durumunda ailenin, sosyo-kültürel ve yapısal olarak etkileneceği ve bununla beraber şiddetli bir çatışmanın olmayacağı
söylenebilir.