Rekabete ilişkin mevzuatların uygulamaya konulmasındaki nihai amaç serbest rekabetin artırılarak tüketicinin bundan fayda
sağlaması yani korunması olmaktadır. Bu şekilde ilk aşamada rekabet kanunlarıyla sağlıklı rekabet ortamı yaratılıyor, ikinci
aşamada ise tüketici kanunlarıyla da tüketicinin korunması teminat altına alınıyor. rnTürk mevzuatında da durum aynı. 4054 sayılı
Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ve 4822 sayılı yeni Tüketici Kanunu bir anlamda birbirini tamamlayan iki ayrı metin. Ancak ilgi
çekici olan nokta, 4054 sayılı Kanun'a dayanılarak çıkarılan 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği ile
Tüketici Kanunu'nda yer alan iki farklı hükmün uygulanması neticesi olarak, birbirine zıt ve kendilerinden beklenen fayda ile
bağdaşmayan iki farklı sonucun doğması. rnŞöyle ki, mezkur Tebliğ'in 4 (a) maddesine göre, üretici firmanın bayisine baskı veya
teşvik etme sonucu sabit veya asgari satış fiyatına dönüşmemesi koşuluyla, azami satış fiyatını belirlemesi veya satış fiyatını
tavsiye etmesi mümkün. Yani, üretici bayisine tavsiye niteliğinde olmak üzere sattığı malın satış fiyatını tavsiye edebilmekte.
Buna karşılık 4822 sayılı Kanun'un fiyat etiketi başlıklı 12. maddesine göre, perakende satışa arz edilen malların veya
ambalajlarının yahut kaplarının üzerine kolaylıkla görülebilir, okunabilir şekilde o malla ilgili tüm vergiler dahil fiyat, üretim
yeri ve ayırıcı özelliklerini içeren etiket konulması ve, etiket konulması mümkün olmayan hallerde aynı bilgileri kapsayan
listelerin görülebilecek şekilde uygun yerlere asılması zorunlu tutulmakta. Aynı Kanun, etiket fiyat ve tarife listelerinde
belirtilen fiyat ile kasa fiyatı arasında fark olması durumunda tüketici lehine olan fiyat üzerinden satış yapılmasını öngörüyor.
Şimdi bu iki farklı uygulamanın doğurduğu sonuca bakalım;rnMal tedarikinde bulunan firma bayisine tavsiye niteliğinde olmak üzere
fiyat listesi veriyor. Firma da bu fiyat listesini mağazanın görünen bir yerine asıyor. (Bu husus genellikle sağlayıcı firma
tarafından bayilik sözleşmelerinde öngörülüyor) Böyle bir durumda bayi, tavsiye edilen fiyatın üzerinde bir satış fiyatı
belirlemek istediğinde bunun pratikte uygulamaya koyamayacaktır. Zira, tüketicinin lehine olan fiyat asıl olacaktır. Bu durumda
Bayi fiyat listesinde öngörülen satış fiyatlarının üzerine çıkamayacak ve bu durum sabit fiyat uygulamasına yol açabilecektir. Bu
da esas olarak 4054 sayılı Kanun ve tali mevzuat ile korunmak istenen faydaları ortadan kaldırıcı niteliktedir.rnNe dersiniz