Sürekli gelişen ve durmaksızın büyüyen uluslararası ticaretin sınırları neredeyse yerküre sınırlarına ulaştı. Dünya Ticaret Örgütü
(WTO) ve GATT düzenlemeleri de bu süregelen oluşumu hızlandırmak için çaba harcıyorlar. Bu küreselleşme sürecindeki ticaret,
beraberinde düzen sağlama açısından bazı standartizasyon sorunları da getiriyor. İşadamları ve özellikle tüketiciler Dünya'nın bir
başka köşesinden aldıkları malların kalitesi ve içeriği konusunda güvenebilecekleri bir takım kriterler arıyorlar. Nitekim ISO
9000 ( EN 29000 ) ve CE İşareti bu bekletilerin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. En son olarak Avrupa Birliği, bu konuda yeni bir
boyut açacak bir öneriyi tartışmaya açtı: European Fairtrade MarkrnrnYapılan önerinin ağırlık noktası, üreticinin alacağı
sertifikayla kullanma hakkını elde edeceği yeni marka, daha önceki örneklerinden farklı olarak yalnızca malın sahip olduğu
özellikleri değil, aynı zamanda üretim koşullarının, çevre temizliğinin ve en önemli olarak da işçilerin çalışma koşullarının (İş
güvenliğinden, sosyal sigortaya lojmanlardan, ücretlere kadar ) sonradan belirlenecek kriterlere uygun olduğunu garantileyecek.
rnrnBelirtilen değerlere ulaşmak için, Avrupa Birliği iki çeşit araç öngörüyor:rnrn Tüketiciler: Yapılacak etkin bir kampanya ve
eğitim yoluyla, aynı zamanda Sivil Toplum Örgütleri'nin işbirliğiyle kamuoyunun seçimini markalandırılmış mallardan yana
kullanmasının sağlanması,rnrn Firmalar: Şirketlerin oluşacak arz-talep dengesi nedeniyle mallarında (EFTM) bulundurmaları
gerekecek,rnrnAvrupa Birliği, yapılacak düzenlemelerin, çevre temizliğine katkıda bulunmasını, üretim yapılan ülkelerde işçilerin
çalışma ve yaşam koşullarını düzeltmesini, son olarak da Fairtrade yapan firmaların ödüllendirilmesini sağlamasını amaçlıyor.
Bunun içinde, mümkün olan en geniş katılımla (NGO'lar, hükümetler, sendikalar, ticaret odaları, vb...) uluslararası kabul görecek
kriterlerin oluşturulması (örneğin Rekabet, tüketiciyi koruma, fikri mülkiyet hakları, ILO kuralları) ve serbest rekabet kuralının
işlerliğini korumak için bağımsız bir enstitünün kurulması öncelikli olarak ele alınıyor. Enstitünün finansmanı kısa vadede ECOSOC
tarafından karşılanacak, daha sonra ise, kendi kendine yeten bir yapıya kavuşturulacak. rnrnHernekadar bu sistemin bazı ülkelerde
küçük ölçekte uygulamaları olsa bile (MAX HAVELAAR Mark, Hollanda; FAIRTRADE Mark İngiltere), birçok olumsuzluk uygulamayı
zorlaştırıyor. Bunların başında:rnrn Markalama için düşünülen kriterler daha çok göreceli kavramlar.rnrn EFTM daha çok Üçüncü
Ülkeleri hedef alması nedeniyle, daha çok korumacı bir yaklaşım sergiliyor. Bu da Avrupa Birliğine GATT ve WTO nezdinde yapılacak
itirazlarda zor anlar yaşatabilecek.rnrn Son olarak, daha EN 29000 ve CE İşareti'nin yarattığı kötü etkiden kurtulamayan küçük ve
orta boy işletmelerin, daha da zor duruma sokabilecektir.rnrnBütün bu belirtilenlere rağmen, Avrupa Birliği, ABD, Japonya ve
Uzakdoğu Kaplanlarıyla giriştiği rekabet yarışında, çeşitli nedenlerle (eski teknoloji, düşük gelişme hızı, Birlik içindeki
uyumsuzluklar, vb...) kaybettiği pazar payını bu çeşit korumacı uygulamlarla geri almaya çalışıyor. Bu bakımdan EFTM, AB için yeni
bir korumacı silah anlamını taşıyor.