Gümrük birliğinin getirdiği ekonomik ivmeyi her ne kadar pekçok noktada Türkiye'nin aleyhine olsa da tüm ekonomik çevreler kabul
etmektedirler. Burada Avrupa sermayesinin daha hızlı davranması gerekmektedir. Japon Orta Doğu ve Uzak Doğu sermayesi Türkiye'de
ciddi yatırımları planlamakta ve gerçekleştirmektedir. A.B.D. aynı stratejik yaklaşım içerisindedir. rnrnTürkiye'de bakir pek çok
yatırım sahası mevcuttur. Ayrıca kurulu sanayi dokusunun kapasite büyütme ve know-know ihtiyacı vardır. Bu alanlarda Avrupa
Birliği menşeli işletmelerin acele etmesinde büyük faydalar vardır. Üçüncü ülke sermayesinin Türkiye'ye özen göstermesi gümrük
birliği ile ilgilidir. Ama bana kalırsa bu pastanın paylaşımı bütünleşme sürecini yaşayan Avrupa Birliği ve Türkiye arasında
olmalıdır. rnrnSon dönemlerde Avrupa sermayesi Doğu ve Orta Avrupa ülkeleriyle yakından ilgilenmektedir. Bu tarihi bir yanılğıdır.
Zira bu dost ülkelerin sürekli bir ekonomik ve siyasi istikrarı kazanmaları için daha zamana ihtiyaçları vardır. rnrn30 yılı aşkın
bir süredir Avrupa Birliği ile ekonomik entegrasyon yolunda hızla ilerleyen Türkiye 'nin doğal bir önceliği vardır. Türkiye'nin
ekonomik alt-yapısı zaten hazırdır, dışa dönük ekonomi politikalar izleme arzusu geriye dönüşü olmaksızın perçinlenmiştir.
rnrnTürkiye'deki Avrupa Birliği menşeli yabancı sermaye yatırımlarının yeni istihdam alanları açacağı kuşkusuzdur. Böylelikle Türk
elemeğine serbest dolaşım hakkının tanınmasından çekinen Birliğin ciddi bir sorunu da ortadan kalkacaktır. Unutulmamalıdır ki
Türkiye mevcut anlaşmalar doğrultusunda bu hakkı hukuki olarak çoktan elde etmiştir. Kâr transferinin serbest olduğu bir ortamda
en akılcı yol işgücünün bol olduğu yörelere yönelmektir.rnrnSon olarakta Avrupa Birliği'nin temelini oluşturan dayanışma
felsefesinden sözetmek istiyorum. Birliğin dayanışma felsefesi zengin bölgeler ile kalkınmakta olan bölgeler arasındaki
kalkınmışlık farklılığının kaldırılması üzerine kurulmuştur. Bunun aygıtı ise mali yardımlardır. rnrnTürkiye sözkonusu mali
yardımları Mali Protokoller ile bir süre görmüştür. Ancak dostumuz ve komşumuz Yunanistan'ın bazı temelsiz kaygıları neticesinde
geçmişte IV.Mali Protokol bloke olmuştu. Böylelikle bir yandan Avrupa Birliği'nin dayanışma felsefesi öte yandan Ankara
Anlaşması'nın ruhu zedelenmişti. Artık bu mali protokolün meblağının Türkiye'nin onyılı aşkın süredir gümrük birliği ile tek
taraflı olarak üstlendiği yükümlülüklere cevap vermesi mümkün değildir.rnrnAyrıca siyasi ipoteğin yakın bir gelecekte kalkması da
Avrupa Birliği'nin mevcut karar alma mekanizması ile mümkün değildir. Bu konunun çözümlenmesi ise öncelikli meselelerin başında
gelmektedir. Bu sorunun da Birlik sermayesinin Türkiye'deki yatırım imkanlarını değerlendirmesi sonucu belki de özel sektör eliyle
beraberce iş üreterek ve zenginlik yaratarak çözümlenmesi mümkün olabilecektir.rnrnTam üyelik sürecinin tamamlanması yolunda
elerlenmektedir. Champagne ovasındaki bekleyiş Türklerin Avrupaya ayak basışını simgelemektedir. Galibi olmayan o savaşsız savaş
belki de Roi de la Loi sokağındaki barışın ilk temelleri olacaktır. rnrnAvrupa Birliği ve Türkiye için artık zaman çatışma değil
ama bütünleşme zamanıdır. Türk halkı bunu şiddetle arzu etmekte ve Avrupa halklarıyla kucaklaşmak istemektedir.