• Gazete Makaleleri / Ekonomik Çözüm Gazetesi

  • Türk Hukukunda Banka Teminat Mektupları

  • Bir okurumuz banka teminat mektupları üzerine e-mail atmış ve bilgi istemiş faydalı olacağını düşündüğümden genel nitelikli bazı bilgileri sunmak istiyorum. Günümüz ticari hayatında paraya çevrilerek alacağın ödenmesini sağlayan banka teminat mektupları çok büyük önem kazanmıştır. Girişilen iktisadi faaliyetin, hiç ya da taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olarak yerine getirilmemesi diğer taraf için telafisi güç zararların doğumuna sebep olabilecektir. Bu sebeple, sözleşmelerin borçlu tarafının yanında bir kişi ya da bir kurumun, sözleşmenin hiç ya da gereği ifa edilmemesinden doğabilecek zararları karşılayacağı yolunda güvence vermesine ihtiyaç duyulmuştur. Banka Teminat Mektupları Türk Hukukunda ayrı ve özel bir kanunla düzenlenmemiştir. Bu nedenle de yasaca yapılmış olan bir banka teminat mektubu tanımı da bulunmamaktadır. Ancak doktrinde yapılan tanımlardan şöyle bir ortak tanım çıkarılabilir; rnBanka Teminat Mektubu, bir bankanın yurt içi ve dışında yerleşik kişiler lehine bir işin yapılması, bir borcun ödenmesi, bir malın teslimi gibi konularda muhataba hitaben, düzenlendiği mektup konusu işin yerine getirilmemesi durumunda mektup tutarı kadar kayıtsız şartsız ödeme taahhüdü içeren garanti belgesidir. Türk Doktrininde hukuki niteliği tartışmalı bulunan banka teminat mektuplarına ilişkin Yargıtay tarafından verilmiş iki önemli İçtihat bu tartışmalara son noktayı koymuştur. Teminat mektuplarında yer alan ve bankanın muhatabın ilk yazılı talebinde protesto keşide etmesine; hüküm istihsaline ve borçlunun rızasını almaya gerek olmaksızın derhal ödeme taahhüdü, bugüne kadar tüm teminat mektuplarında yer almış ve bu ibareler teminat mektuplarının niteliğini belirlemiştir. rnYukarıdaki ibareleri içermeyen teminat mektubu uygulamasına rastlanmadığından, Türkiye'deki tüm teminat mektuplarının ilk talepte ödeme garantisini içerdiğini söylemek mümkündür. Teminat mektuplarındaki bu ibareler nedeniyle 1967 ve 1969 yılında verilen iki İçtihadı Birleştirme Kararında Banka Teminat Mektuplarının başkasının fiilini taahhüt niteliği taşıdığı, garanti sözleşmesi oluşturduğu ve kefalet sayılmayacağı sonucuna varılmıştır. Bu tür bir taahhüdün, kefaleti aşan bir yükümlülük içerdiği; asıl borca bağlı fer'i nitelik taşıyamayacağı ve bağımsız olduğu kabul edilmiştir. Mahkemeler de 1969 yılından itibaren ilk talepte tazmin garantisi taşıyan teminat mektuplarını garanti sözleşmesi, BK. 110. maddedeki başkasının fiilini taahhüt saymışlardır. Garanti sözleşmesi, kefaletten farklı olarak, yasalarda düzenlenmemiş; unsurları, nitelikleri ve hukuki sonuçları Yargıtay Kararları ile belirlenmiştir.rnTeminat mektuplarında kullanılan farklı terimler de zaman içinde istikrar kazanmıştır. Türk uygulamasında, garantiyi veren banka dışında; kendisine hitaben teminat mektubu verilen kişiye muhatap; bankanın lehine gayri nakdi kredi açtığı, teminat mektubu verdiği borçluya da lehtar denilmiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere Banka teminat mektubunda üç tarafın menfaati olsa da aslında ilişki iki taraf arasında kurulmaktadır. Bunlar banka ve teminatı alan muhataptır. Adına teminat mektubu verilmiş olan kişi ise bu ilişkide taraf konumunda değildir. Ancak iş yerine getirilmemiş veya ödeme yapılmamışsa bu kişinin banka ile olan durumu ön plana çıkar. Buna karşılık; teminat mektubu banka ile muhatap arasında bir garanti sözleşmesi oluşturduğundan, Borçlar Hukukunun tüm diğer sözleşmeleri gibi, sözleşme tarafı banka, kendisine ait def'ileri -mektubun sahteliği, bankayı borç altına sokan kişilerin yetkili olmadığı, riskin sona erdiği veya gerçekleşmediği, teminat mektubunun ahlaka, adaba, kamu düzenine aykırılığı- ileri sürebilecektir. Aynı şekilde garanti veren banka risk doğmuş olsa dahi, Medeni Kanunun 2. maddesinde düzenlenen Hakkın kötüye kullanılmasını Kanun himaye etmez kuralına da dayanabilecektir.rnrnSürelerine Göre Banka Teminat Mektupları: Banka teminat mektupları vadeli veya vadesiz olabilmekte, vadeli teminat mektuplarında bankaların sorumluluğu ya vade sonunda sona ermekte veya muhatabın riskin vade içinde doğduğunu ispat etmesi koşulu ile on yıl devam etmektedir. Banka, yükümlülüğünün vade sonunda sona ermesini sağlamak için mutlaka BK. 110 uncu maddeye eklenen fıkra ve Yargıtay kararları uyarınca teminat mektubunda Bu teminat mektubu vade sonuna kadar yazılı tazmin talebinde bulunulmadığı takdirde hükümsüz olacaktır şeklinde veya benzeri bir ibareye yer vermelidir. Bu teminat mektubu ......... tarihine kadar vadelidir ibaresi ile yetinilmesi halinde ise muhatap, riskin vade içinde doğduğunu ispat koşulu ile on yıl içinde bankadan mektubun tazminini isteme hakkına sahip olmaktadır.rnrnUygulamada teminat mektuplarının ne zaman zamanaşımına uğradığı da sorun yaratmaktadır. Vadesiz teminat mektuplarında, on yıllık zamanaşımının başlangıç tarihi, mektubun tanzim edildiği tarih değildir. Borçlar Kanununa göre bir borç muaccel olduğu tarihten itibaren zamanaşımı işlemeye başladığından; teminat mektuplarında da on yıllık zamanaşımı, garanti edilen riskin muaccel olduğu tarihten itibaren başlayacaktır. Oysa taraflar arasındaki ilişkinin dışında olan bankanın muacceliyeti belirlemesi çok zordur. Böylece 15-20 sene evvel verilmiş olan bir teminat mektubunun dahi zamanaşımına uğrayıp uğramadığını tespit sorun yaratabilmektedir. BK. 110/2 maddede öngörülen şartı içeren vadeli bir teminat mektubunun tazmini vade içinde istenmez ise, vade sonunda bankanın yükümlülüğü son bulacağından zamanaşımı söz konusu olmayacaktır. Sadece vade tarihini belirleyen teminat mektubu ise en geç düzenleme tarihinden itibaren on yıl sonunda zamanaşımına uğrayacaktır.