Danıştay 13üncü Daires'nini Rekabet Kurulu'nun Erdemir'in özelleştirme işlemine verdiği izin kararının yürütmesinin
durudurulmasına ilişkin kararı dün öğle saatlerinde basına düştü. Danıştay'ın kararı fevkalade yerinde ve doğrudur. Nitekim
çeşitli yazılarımda ve basında söyleşilerimde Rekabet Kurulu'nun sekiz üye ile karar almasının hukuka aykırı olduğu ve bu
kararların yeni iptal nedenleri arasında yer alacağını ve Rekabet Kurulu'nun başını ağratacağını belirtmiştim. Hatta bazı Kurul
üyeleri dahi Kurul Kararlarına yazmış oldukları karşı oy yazılarında bu hususu dile getirmişlerdir. Hal böyleyken özelleştirme
gibi çok önemli bir konuda böylesine ölümcül bir hata yapılıyor. Kim kimle inatlaşıyor anlamıyorum. 4054 Sayılı Rekabetin
Korunması Hakkında Kanun değiştirilip Kurul'un üye sayısı yediye indirildiğinde bu konuyu anlattık. Şimdi sakatlık nederen geliyor
Öncelikle başta Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer olmak üzere icra üst kurulların üye sayılarını azaltmak üzere hepsini tek bir
yasa altında toplamayı hedefleyen bir yasa çalışması başlatmıştı. Ancak bu yasa bir türlü çeşitli sakıncaları tartışıldığı için
çıkartılamadı. Oradaki konu özerkliğe gölge düşmesiydi. Ancak başta rekabet yasası olmak üzere üst kurulları düzenleyen kanunlarda
pekçok değişiklikler yapıldı. Bunlardan birisi de Rekabet Kurulu'nun üye sayısını yediye indiren değişikliktir. Buraya kadar bir
gariplik yok ancak gariplik bu yasa değişikliğinden hemen önce Sanayi ve Ticaret Bakanlığı kontenjanından bir üyenin atanması ile
başlıyor. Rekabet Kurulu bir yandan yasa değişikliği için Hükümet ile mutabakata varıp kanunun bazı maddelerinin değiştirilmesi
için yasa teklifi hazırlarken, bir yandan da kendi kontenjan adaylarını doğal olarak Hükümete bildirmezken, Hükümet kendine yakın
bulduğu bir adayın Kurul'a atanmasını sağlıyor. Ve Sayın Cumhurbaşkanı da bunu onaylıyor, aday resmen üye oluyor aradan çok kısa
bir süre sonra da yasa değişiyor. Hedef basit Hükümete yakın bir üyeyi daha Kurul'a sokmak. Bu rekabet işleri matrak işlerdir, ne
kadar oynarsan o kadar ayağına dolanır. Şimdi bu Kurul bir ikisi dışında fevkalade siyasetten uzak, özerk davranmaya çalışan ve
özelleştirmeye de karşı tavır koymayan bir yapıya sahiptir. Ama maalesef kurulduğu ilk günden bugüne kadar talihsiz bir biçimde
özelleştirmenin akışını bozmuştur. TMSF işlemlerinde de keza durum böyledir, yakında bu işlemlerde de Kurul yüzünden bazı işlemler
iptal olacaktır.rnGeçen yıldan bu yana bir kaç kez yazdım. Birleşme ve devralma işlemleri Rekabet Kurulu'nun denetiminden
alınmalıdır. Bu işlemler için izin gerekmemelidir. Şayet bir tekelleşme ya da hakim durumun kötüye kullanılması söz konusu olursa
Kurul'un resen bu hukuka aykırı durumu düzeltecek yasal gücü vardır. Kaldı ki aldığı pekçok kararla da vermemesi gereken izinleri
vermiştir. rnAncak bu son skandalın işin özü bakımından değil, usul bakımından olması çok basit bir hatanın nelere mal olduğunu
gözler önüne sermiştir. İşte o bakımdan bu işlere Kurul'u bulaştırmamak gerekmektedir. Kaldı ki, daha önemli işlerinde örneğin
rekabet ihlalleri üzerine aldıkları kararları da 8 kişi aldıklarını söylersem her halde gülmekten yıkılıyorsunuzdur. Biz şimdi
birimiz dışarıda bekleriz yedi kişi ile yeni karar alırız gibi bir düz mantık da fevkalade sakıncalıdır; kimin dışarıda
bekleyeceği ciddi spekülasyonlara neden olur. Benden söylemesi.