• Gazete Makaleleri / Ekonomik Çözüm Gazetesi

  • Anayasa Değişikliğinin Gümrük Birliği Tamamlanma Sürecine Etkileri (II)

  • Anayasa Değişikliğinin Gümrük Birliği Tamamlanma Sürecine Etkileri (II)


    AT-Türkiye Gümrük Birliği meselesini Avrupa Parlamentosu'nun tasarrufunda görmek ve bu bakış açısını Avrupa Parlamentosu'nun artan rolüne bağlamak hatalıdır. Gerçekten de Avrupa Parlamentosu'nun rolü Tek Senet ve Birlik Antlaşması sonrasında fevkalade arttırılmıştır. Ancak Türkiye Gümrük Birliği'ni Avrupa Birliği ile değil, AET ile tamamlamaktadır. Bu niteliksel farklılık, bizim meselemizde Avrupa Parlamentosu'nu tamamen devre dışı bırakmaktadır.

    Öte yandan 80'li yılların sonlarından itibaren Avrupa'da oluşan bir bakış açısı ile Türkiye'deki anayasa değişikliklerinin ilintilendirilmesi mümkündür: Sovyet Sisteminin dağılışına dek ileri sanayileşmiş Batı grubu, yeni sanayileşmekte olan ülkelerin serbest piyasa ekonomisini benimsemesi ve ayakta tutabilmesi için bazı demokratik haklardan ödün vermelerine göz yummuştur. Sistemin gereği komünizmle mücadele esastır. Liberal ve sosyalist sistemler arasında barış içerisinde yarış mevcuttur. Batı demokrasileri ile sosyalist sistem arasında silahlanmaya dayalı savaş korkusunun yarattığı zoraki bir barış hüküm sürerken; çevre ülkelerde liberalleştirme veya sosyalistleştirme yarışı devam etmiştir. O dönemlerde Batı'da çok geçerli bir parolayı M.Friedman dile getirmektedir: " Dışa açılma ekonomi-politikalarında totaliter değil ama otoriter devlet modelleri gelişmekte olan ülkeler için yararlı olabilir ". Friedman'a göre gelişmekte olan ülkeler için totaliter model komünist sistemdir, otoriter model ise eksik demokrasilerdir.

    Ancak günümüzde, Sovyet sisteminin dağılmasından sonra ticari bloklaşmalar sürecinde globalleşen dünyada, serbest piyasa ekonomilerinin hayata geçirilmesi gerekliliği doğmuştur. Türkiye'nin Birliğin Rekabet Politikasına, Çevre Politikasına, Tüketiciyi Koruma Politikasına uyumunu sağlayabilmesi ve bu yasalar manzumesini etkin bir biçimde uygulayabilmesi için sermayesinin ve el emeğinin tüm demokratik haklarını kullanabilmesi gereklidir.

    Batı standartlarına oranla eksik yönleri bulunan bir anayasa ile serbest ticaret yapmak ve uluslararası rekabete soyunmak günümüzün koşullarında mümkün değildir. İşte bu nedenle Avrupa Birliği, Türkiye'deki Anayasa değişikliklerine ilgi duymaktadır. Komisyon, Gümrük Birliği'nin ekonomik bir hadise olduğunun bilincindedir. Ancak eksik demokrasi ile de Gümrük Birliği sağlıklı bir biçimde yürüyemeyecektir. Bu noktada Avrupa Parlamentosu öne sürülmektedir. Türkiye, Avrupa Parlamentosu'nun müdahalesini kabul etmiştir. Bunun açık nedeni ise kendi başına gerekli anayasa değişikliklerini gerçekleştirememesidir. Nitekim son aylarda Anayasa değişiklikleri adeta Gümrük Birliği'ne endekslenmiştir. Bu durum Türkiye'yi aydınıyla, akademisyeniyle, müteşebbisiyle ve toplumun her katmanı ile üzmüştür. Gönül isterdi ki, Gümrük Birliğine endeksli bir Anayasa değişikliğinden öteye, Türk Milleti'nin gereksinimleri için gerekli düzenlemeler yapılabilsin.

    Avrupa Birliği'nin Türkiye'deki Anayasa değişikliği için diretmesinin Gümrük Birliği dışında çok daha önemli bir nedeni vardır. Türkiye 1945 sonrası Batı Demokrasileri'nin tüm uluslararası kurum ve kuruluşlarının kurucu üyesidir. Bu kurumlar uzun yıllar uluslararası toplulukta liberal düşÃ¼ncenin yetkinliğinin ve uluslararası demokratik karar alma paylaşım sisteminin abidesi konumunda olmuşlardır. Bu kuruluşlara eski Doğu Avrupa ülkeleri de üye olmak istemektedirler. Ayrıca bu ülkeler Avrupa Birliği'ne tam üyelik yolunu gözlemektedirler. Onlar da Gümrük Birliği marifetiyle ama 10 yıl içerisinde -WTO Anlaşmasına göre gümrük birliklerinin oluşum süresi 10 yılı aşamamaktadır- Gümrük Birliği'ni tamamlayarak Avrupa Birliği'ne tam üye olacaklardır.

    Bu süreci yaşarken Polonya, Çek Cumhuriyeti veya Slovenya, vb ülkeler Avrupa Birliği'nden Türkiye gibi 50 yılda tam demokrasiye geçmeyi talep ederek, yine Türkiye gibi Gümrük Birliği'ni tamamlayıp tam üyelik statüsüne geçmeyi arzulamaları durumunda, Avrupa Birliği'nin sözkonusu ülkelerin talebine vereceği cevap hayli güçleşecektir.

    İşte bu noktada da Türkiye demokrasiye yeni geçen ve serbest piyasa ekonomisini yeni benimseyen ülkelere çok kötü bir model teşkil etmektedir.

    Türkiye'deki Anayasa değişikliklerinin, tüm eksikliklerine rağmen Gümrük Birliği'nin tamamlanma sürecine olumlu katkıları vardır. Çok yakın tarihte Türk ekonomisi bu katkıyı hissedecektir. Avrupa Birliği'nin ve onun çok önemli organı haline dönüşen Parlamentosu'nun tavrı değişecektir. Değişen bu tavır Avrupa Birliği sermayesine yansıyacak ve Gümrük Birliği'nin ilk yıllarında doğrudan yabancı sermaye yatırımları hızlanacaktır. Çünkü Batı, serbest piyasa ekonomisinin tezahür edebilmesi için kendi standartlarında bir demokrasinin şart olduğuna inanmaktadır.

    Anayasa değişikliklerinin Gümrük Birliği'nin tamamlanma sürecine katkısı çok fazladır ama Türk ekonomisine katkısı Gümrük Birliği'nden de büyüktür. Bu yeni açılım ile ülkemizde tam ve serbest rekabet gelişirken, kar hadleri yükselecek, dolayısıyla istihdam büyüyecek ve sosyal refah artacaktır.
    Artık Türkiye'de Anayasa değişikliğini Avrupa Parlamentosu'nun sultası dışında görmek, PKK sendromu ile ilintilendirmek ve siyasete atılmak için bir sıçrama taşı şeklinde değerlendirmek zamanı geçmiştir. Bu değişiklikler henüz bir başlangıçtır ve XXI..’da doğru saygın ve zengin bir Türkiye için ilk büyük hamledir. Artık bu hamleye cevap vermek uluslararası topluluğun işidir. İşidir ki, Türkiye ikinci hamleyi oynama imkanına sahip olabilsin.

    Â