Ekonominin Teşvikler Marifetiyle Desteklenmesi (III)
Reel sektörün ihtiyacı olan teşviklerde uluslararası uygulamalar bakımından nelere dikkat edilmesi hususunda örnekler
sunuyorum. Bu haftada devam ediyor ve bitiriyoruz.
Diğer önemli bir teşvik de istihdam teşvikleridir. İstihdamın korunması ve yeni istihdam alanlarının açılmasını temin eden
projelere kaynak temin edecek finans kuruluşlarının sermayelerine ortak olacak işletmelerin ve bunların kurdukları kooperatiflerin
katılım paylarının karşılanması söz konusu olmaktadır.
Söz konusu şema oldukça ilginç bir görünüm sunmaktadır: bir yanda işletmeler kamu eliyle sermayelendirilip kendi kredi
kurumlarını kurarken; öte yandan varolan kredi kurumlarının sermaye yapılarını güçlendirmektedirler.
Böylece finans kuruluşlarının para bilgisi, sanayi işletmelerinin üretim bilgisiyle sağlıklı finansman modellerine
ulaşabilmektedir. Ancak bu modelde sadece istihdamı koruyucu ve yeni istihdam alanları açan projeler yer almaktadır. Sistemin
başarılı bir biçimde yürütülmesi durumunda diğer alanalarda da yaygınlaştırılması mümkündür.
Ticari Faaliyetleri Destekleme Sübvansiyonu: Ticari faaliyetlerde bulunan işletmeler işlerini büyütmek üzere yeni yer, makina,
bina inşaat, ticari araç alımı, vb. her türlü ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılan teşvikler ucuz kredi ve doğrudan nakdi
yardım tarzında organize olmaktadır.
Ucuz kredi şemasında 7-15 yıl vadeli 500 bin Euro’dan fazla olmamak kaydıyla alınan kredi faizlerinin % 50 - % 65 oranında
sübvanse edilmesi söz konusudur. Ancak alınan kredi, projenin toplam maliyetinin % 70’ini geçmemektedir, bu durumda da % 30
öz kaynak kullanımı zorunludur.
Doğrudan nakdi yardım şemasında ise proje bedelinin % 10’u sübvanse edilmektedir. Öte yandan bu şemayı tercih eden
girişimcilere ilave olarak, 7-15 yıl vadeli, proje bedelinin % 60’ ını aşmamak kaydıyla alacakları kredilerde normal faiz
hadlerinin % 40’ ı oranında bir sübvansiyon verilmektedir. Ancak kredinin alt limitinin 500 bin Euro üst limiti ise 5 milyon
Euro olarak saptanmıştır.
İki şema arasındaki fark ise ikinci şemada % 10’ luk doğrudan nakdi yardım alınması buna karşılık faiz sübvansiyonunun daha
düşÃ¼k tutulması ama kredi tabanının da yukarı çekilmiş olmasıdır. Sonuçta yüksek bedelli projelerin ikinci şemaya
yönlendirilmesi düşÃ¼nülmektedir.
Krizdeki İşletmelere Yönelik Yardımlar: Avrupa Birliği’nde güçlükte olan işletmelere verilen kabul edilebilir yardımların
Türkiye’de uygulanması Gümrük Birliği’nden etkilenen bir çok işletmeyi rahatlatıcı niteliktedir. Ancak bu konuda iki temel
yaklaşımın göz önünde bulundurulması gerekmektedir:
a) Güçlükte olan işletmelerin ve/veya bölgelerin durumlarını kalıcı olarak düzeltmeyi hedef alan yeniden yapılanma amaçlı
yardımlar söz konusu olduğunda,
b) Etkilerini değerlendirmeye izin veren yeterli nitelikte bir bölgesel ya da sektörel özelliğe sahip olunduğunda.
Buna göre sadece zaman içinde sınırlı ve kurtarma yardımı kavramına giren ve bu sürenin bitiminde mevcut aksaklıkları
giderebilecek nitelikte olan bir yardımın verilebilmesi için, şu kriterlere uyulması gereklidir: Bu yardımlar kredi garantisi ya
da piyasa koşulları ile eşit faiz oranı ile geri ödemeli kredi niteliğinde, hazine yardımı olmalıdır;
Verilecek tutar, işletmenin devamlılığını sağlamak için gerekli tutarı aşmamalıdır; sadece gerekli ve mümkün olan önlemler
için öngörülen süreyi aşmamalıdır; çok kesin sosyal gerekçelere bağlı olarak verilmelidir; işletmenin desteklenmesi, diğer
bölgelerdeki sanayi yapısı dengelerini bozucu etki yaratmamalıdır; işletmenin yeniden yapılandırılması ya da üretim zincirini
değiştirmesi programı ile doğrudan ilişkili olmalıdır;
Hızlandırılmış Amortisman: Özellikle İngiltere’de kullanılan bu imkan birinci yılda % 100 amortisman imkanı tanımaktadır.
Türkiye de 4 yıl süreli olan bu uygulamanın 5 yıla yükseltilmesi işletmelerin aleyhine olmuştur. Bu uygulamanın isteyen
işletmeler için özellikle yatırım mallarında bir yıla indirilmesi faydalı bir uygulamadır. Bu uygulama bir anlamda yatırım
indirimi niteliği taşıyan bir teşvik mekanizması olacaktır.
Arazi Tahsisi: Yeni yatırımlar ve tevzi yatırımları için yerel yönetimlerin elindeki arazilerin işletmelere bir plan dahilinde
tahsisi Birlikte yaygın bir uygulamadır. Bu uygulama Türkiye için çok önemlidir ve bölgelerarası kalkınmışlık farklılığının
giderilmesinde temel bir enstrüman olabilir. Ayrıca da belirli teknolojilerin belirli bölgelerde yoğunlaşmasına ve ölçek
ekonomilerinin yakalanmasına imkan sağlayacaktır.
Sonuç olarak Türkiye, Birlik ve DTÖ kural ve mevzuatlarına uyarken; Büyük İşletmeleri için Özel durumlar karşısında
oluşturulmuş mekanizmaları kullanarak, KOBİ’leri için normal koşullarda ekonomik gelişmeyi sağlayıcı ve uluslararası rekabete
uyum için uygulanan mekanizmaları rahatça kullanabilme imkanına sahiptir. Ayrıca da bir çok teşviğin beraberce kullanılma
imkanının mevcut olduğu sistemde işletmelerin rahatça yatırım planları doğrultusunda paçal bir şemayı oluşturması
mümkündür.
İşte bu esaslar doğrultusunda reel sektör teşvik edilmelidir.
Â