• Gazete Makaleleri / Ekonomik Çözüm Gazetesi

  • Sağlık Sektöründe Sivil Toplumun Beklentileri (II)

  • Sağlık Sektöründe Sivil Toplumun Beklentileri (II)

    Sağlık hizmetlerinin kamucu anlayışla (kâr amacı güdülmeden) verilmesi, şÃ¼phesiz gereksiz cerrahi girişimlerde de bir azalmaya neden olacaktır. Gereksiz cerrahinin ne olduğunun ve öneminin bilinmemesi ve algılanmaması nedeni ile bu önemli sorun üzerinde durulmamaktadır. Cerrahi girişimlerin uygun ve gerekli olduğu hastalara doğru ve uygun bir yöntemle yapılması için bu sorun üzerinde ciddiyetle durulmalıdır. Ameliyat ve girişim sadece hasta ve onu ameliyat edecek hekim arasında bir ilişki sorunu olmamalıdır. Ötanazi gibi bir olayın tartışıldığı günümüzde bazı cerrahi müdahalelere nerede ise ötanazi anlamına gelmektedir. Başta cerrahi bir hastalık olmayan, henüz cerrahi tedavi alanına girmeyen veya cerrahi ile düzeltilemeyecek durumlar için bu ameliyatlar yasaklanmalı ve cerrahlar yaptıkları girişimlerin uygunluğu, endikasyon (girişimin yapılması gerekliliği) ve komplikasyon oranları yönünden takip edilip değerlendirilmelidir. Bu konularda toplum duyarlılığı ve bilinçlenmesi sağlanmalıdır.

    Gerekli koruyucu sağlık hizmetleri ve aşılamalar ücretsiz olarak yapılmalıdır. Yararsız ve varsayılan durumların tedavisi için kullanılan ve ayrıca kendileri sorun yaratacak olan aşıların topluma yaygın olarak yapılması engellenmelidir. İthal edilecek ve kullandırılacak aşıların uygunluk ve etkinlik işlemleri ülke içinde incelenmeli ve denetlenmelidir.

    Kâr amacı ile verilmeyen kamucu sağlık hizmetlerinde sağlık giderleri ve maliyetleri düşeceğinden toplanacak sigorta primleri azalacak ve sistemin oturması ile bütçeden ödenerek tamamen ortadan kaldırılabilecektir.

    Kanser tedavileri: Jenerik ilaçlarla yapılmayan her türlü tedavi protokolü ve deneme amacı ile yapılan faz tedavilerine son verilmelidir. Tedavilerin gerçekten yararlı olup olmadığının anlaşılması için iyi bir takip ve tedavi sistemi kurulmalıdır. Bu hastaların tedavileri her ilde veya gerekli merkezlerde kurulacak özel dal hastanelerinde yapılıp takip edilmelidir. Uygulanan tetkik ve tedavi protokollerinin gerçekten etkili ve yararlı olup olmadığı bütün hastalar temel alınarak yapılacak ulusal epidemiyolojik çalışmalarla değerlendirilmelidir. Kanser endüstrisinin ticari amaç ile uygulanan gereksiz ve zararlı tedavi yöntemleri terk edilmelidir.

    Hekim ve eczacıların sayıları gereksiz olarak arttırılacağı yerde sayıları azaltılmalı ve eğitim kalitesi arttırılmalıdır.

    İlaç firmalarının harcamalarının önemli bir kısmı promosyona gitmektedir. İlaç firmalarının sadece hekimlere ödediği promosyonun engellenmesi bu miktarın firmanın kasasında kalması ve gelirini arttırmasına yol açacaktır. Bu da firmanın menfaatinedir. İlaç pazarlanmasında önemli bir yöntem de bu ticarette etkili olan bürokrat ve siyasetçilere verilen promosyondur. Bunun nasıl ve hangi miktarda olduğunu ortaya çıkarmak zordur. Bu konuda etkli önlemeler alınmalıdır.

    Patent korumalı marka ilaçlar, daha ucuz ve jenerik alternatifleri bulunmasına rağmen promosyon yöntemleri ile tercih ettirilerek piyasada adeta bir tekel oluşturmaktadır. Bu ilaçların fiyatlarının istenildiği oranda belirlenebilmesi, ilaçta satışlarında adeta bir karaborsa oluşturmaktadır. Patent korumalı marka ilaçlar yeni bir hastalık ve tedaviden çok, elde etkili ve denenmiş bir çok jenerik ilacın bulunduğu bazı hastalık veya durumlar veya düzenli ilaç satışı için tanımlanmış uyduruk hastalıklar için üretilmiş ilaçlardır. Temel ilaç listelerinden bu ilaçların çıkarılması tedaviler açısından bir sorun yaratmayacaktır. TÃœDEF’in “Etik olmayan ilaç promosyonun engellenmesi ile tüketici mağduriyetinin önlenmesi†başlıklı projesi sonuç raporunda da vurgu yapıldığı gibi sağlık alanı ilaç kartellerinin açık etki alanı olmaktan çıkarılmalıdır.

    Yukarıda sayılan nedenlerle etik olmayan ilaç promosyonun önlenmesi için bağımsız bir üst kurul oluşturulmalı ve bu kurul sağlık meslek örgütleri, tüketiciler, kamu temsilcileri, ilaç şirketi temsilcileri gibi tüm taraflardan meydana gelmelidir. İlaç alanında promosyon koşullarına ve gelen şikayetlere bu üst kurul çözüm bulmalıdır.

    SONUÇ

    Sağlık hizmetlerinin insanlara ve topluma zarar veren, onların bütçelerinin önemli bir kısmına göz diken, etik olmayan, pahalı ve kontrolsüz bir ticaretin unsuru haline getirilmesi bir sağlık hizmeti tüketicisi durumuna getirilen halkın menfaatine değildir. Bu nedenle, sağlık hizmetleri, devlet sorumluluğu ve korumasında, kişi ve toplum menfaati ve yararı ön planda tutularak, ücretsiz olarak verilmelidir. Sağlık hizmetleri ve bu hizmeti veren unsurlar kamucu bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir.

     

    Â