• Gazete Makaleleri / Ekonomik Çözüm Gazetesi

  • Haksız Rekabet mi, Yoksa Serbest Piyasa Ekonomisi mi?

  • Haksız Rekabet mi, Yoksa Serbest Piyasa Ekonomisi mi?

    Türkiye bir süredir Avrupa Birliği ile bütünleşme çabaları içerisinde serbest piyasa ekonomisinin temel taşlarını oluşturan bilimum mevzuatı iç hukukuna alma ve uygulama çabası içerisinde. Zira, Sovyetler Birliği’nin dağılması ile birlikte sone eren soğuk savaş döneminden sonra Dünya’daki yeni akım olan serbest piyasa ekonomisini Türkiye de benimsemeye daha doğrusu kendi içinde sindirmeye çalışıyor. Bu bağlamda, eskiden bir girişimci olan Devletin bile artık elinde bulunan kamu teşebbüslerini özelleştirme yoluna gidilerek satıldğını gördük.

    Temellerini tam rekabetin oluşturduğu serbest piyasa ekonomisinden müteşebbis de memnun. Bu şekilde oluşan bir rekabet ortamı çok tabiidir ki, piyasalara da yüksek seviyede dinamizm katıyor. Ancak, bu türde bir uygulama aynı zamanda teşebbüslerin haksız bazı uygulamalarını da beraberinde getiriyor. Bunlar arasında öyle uygulamalar var ki, her ne kadar bunlar haksız rekabet ortamı oluştursalar da, aynı zamanda “serbest piyasa ekonomisi†kavramı altında haklılaştırılmaya çalışılıyor. Ãœretimlerinde ucuz girdi kullanarak maliyetlerini düşÃ¼rmeye çalışan firmaların diğer rakiplere ve dolaylı olarak tüketiciye verdikleri zararların hepsi serbest ekonomiye feda ediliyor. Yine aynı şekilde, aynı firmanın bayisi olsa bile sırf diğer bayiye zarar verme kasdıyla aşırı fiyat kıran ve bu şekilde aynı türden mallar arasında fiyat istikrarsızlığı yaratarak bir yandan da tüketicinin kafasını karıştıran eylemlerin hepsine karşılık olarak “serbest piyasa ekonomisi var†şeklinde cevaplar veriliyor.

    Bu türden uygulamaların önüne geçmek serbest piyasa ekonomisini benimsemiş bir sistemde bile devletin asli görevi. Bu görevin ifasına devletin müdahalesi demek ise haksızlık olur. Nitekim Anayasa’nın 187. Maddesi Devlete bu görevi vermiş ve eksik rekabetin önlenmesini emretmiş. İşte, bir yandan serbest ticaret ortamı yaratmak diğer yandan ise bunun sınırlarını çizmek ve piyasa içinde mevcut rekabeti korumak hiç kuşkusuz devletin yasal yükümlülüğü. Girişilen bu eylemler Devlet tarafından belli yasalarla koruma altına alınmış. Haksız şekilde yapılan rekabet Ticaret Kanunu ile ve bu tür eylemler sonucu tüketiciye verilen zarar da Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun vasıtasıyla telafi edilmeye çalışılıyor. Bu bağlamda, Tüketici Yasası’nın getirdikleri de bir hayli önemli. Mesela Yasa ile reklam veren firmanın reklamda ürüne veya hizmete yönelik olarak öngördüğü özellikleri tüketiciye ispatı mekanizması getiriliyor.

    Sonuç olarak, serbest piyasa ekonomisinin de belli kurallar içinde yürütüldüğü hiçbir zaman unutulmamalı. Bu kurallar ise sadece hukuk kuralları değil aynı zamanda etik kurallarını da içinde barındırıyor. Bunların ihlali halinde ortaya çıkan serbest piyasa ekonomisi mi yoksa haksız rekabet mi dilemması ise tüketici lehine çözülmesi gereken bir ikilem olarak gözüküyor.