• Fikri Mülkiyet Hukuku / Yayınlarımız

  • Fikri Sinai Haklar Çerçevesinde Paralel Ticaret ve Taklit Mallar

    • Sayfa : 1/5
      123...5>

    Prof.Dr.Arif Esin


    Hukuki açıdan korunmaya değer görülen fikir, zeka ve beceri ürünleri fikri ve sınai mülkiyet hakları kapsamında değerlendirilmektedir. Birleşmiş Milletler bünyesi içerisinde faaliyet gösteren ve 14.07.1967 tarihinde imzalanan Dünya Fikri Haklar Örgütünü kuran sözleşme çerçevesinde fikri mülkiyet; sınai mülkiyet ve telif hakları olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Sınai mülkiyet kapsamında temel olarak buluşlar, markalar, sınai tasarımlar, coğrafi işaretler, know how ve ticari sırlar yer alır. Telif haklarının kapsamını ise; edebi ve bilimsel yapıtlar, güzel sanatlar, sinema ve müzik eserleri değerlendirilmektedir. Ancak Dünya Ticaret Örgütü Anlaşması’nın imzalanması ile bu iki temel başlık birleştirilerek Fikri Mülkiyet Hakları adı altında uluslararası hukuk kuralları arasına girmiştir. Türkiye 06 Mart 1995 tarihli ve 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı ile Avrupa Birliği’nin fikri mülkiyet mevzuatını Kabul etmiş ve uygulamaya koymuştur. Bu çerçevede fikri mülkiyet hakları; patentler, tasarım, ticari markalar, telif hakları, ticari sırlar, veri koruma gibi piyasa düzenini doğrudan etkileyen unsurları kapsamaktadır.


    Bir ülkede fikri mülkiyet haklarının etkin biçimde korunması, sağlıklı ve sağlam bir sanayinin ve kararlı ekonominin temel koşullarından biridir. Özellikle 20 yüzyılın başlarından itibaren tüm dünyada hızlı bir şekilde teknolojik devrimin yaşandığı dikkate alındığında, teknolojik açıdan güçlü olan ülkelerin her alanda söz sahibi olduğu, ekonomik anlamda güçlü bir yapıya kavuştuğu görülmektedir. Bunda da etkin olan nedenlerin; buluşlar, sınai tasarımlar, know how gibi fikri mülkiyet kavramının unsurlarından oluştuğu anlaşılmaktadır. Dolayısı ile bir ülkenin sanayisinin ve ekonomisinin gelişmesinde ve sağlıklı bir yapıya kavuşmasında sınai mülkiyet haklarının güvence altına alınması büyük önem taşımaktadır.


    Özellikle Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması ve Eki Ticaretle Bağlantılı Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Anlaşmasının yürürlüğe girdiği 01 Ocak 1995 tarihinden itibaren fikri ve sınai hakların etkin biçimde korunması konusunda tüm ülkeler, bu konudaki diğer uluslararası anlaşmaların hükümlerini de içerecek mevzuatı yürürlüğe koymakta, uygulamaları eşit biçime getirmekte ve ihlallere karşı etkin yaptırımlara ilişkin tedbirleri belirlemektedirler.

    Bu makalede; öncelikle fikri mülkiyet ve sınai mülkiyet kavramları arasındaki benzerlik ve farklılıklara değinilmiş, sonrasında da söz konusu hakların ülke içinde bir eşyanın bu hakları ihlal eder olması halindeki müeyyideler ile bu eşyanın ithale veya ihraca konu olması halinde karşı karşıya kalınacak müeyyide ve uygulamalara yer verilmiştir.


    Fikri Mülkiyet ile Sınai Mülkiyet Arasındaki Benzerlik ve Farklılıklar


    Fikri mülkiyet ile sınai mülkiyet arasında birçok benzer yön olduğu gibi, bir çok da farklı yön bulunmaktadır. Benzer yönleri sıralayacak olursak;


    Her ikisinde de haklar sürelidir. Örneğin bir sanat eserinin koruma süresi ömür boyu+70 yıl, bir patentin koruma süresi ise 20 yıldır. Bu süreler sona erdiğinde gerek sınai hak gerek eser tüm topluma ait olur. Yani anonimleşir.


    Her ikisinde de haklar mülkiyet nitelikleri taşır ve hukuki işlemlere konu olur. Yani alınır, satılır, devredilir, lisansla kiralanır, haciz konur, teminat gösterilebilir vs. (Eserlerde bu hususlar mali haklara ilişkindir. Manevi haklarda bunlar söz konusu olmaz. Yani bir eserden yaratıcısının ismini hiçbir zaman kaldıramazsınız.)


    Her ikisinde de hakları korumak için hapis cezaları, maddi ve manevi tazminat imkanları konmuştur.


    Her ikisinde de hızlı yargılama ve müdahale usulleri benimsenmiş ve ihtisaslaşmış mahkemeler aracılığıyla işlem yapılması esası benimsenmiştir.


    Her ikisinde de tecavüz (izinsiz çoğaltma-kullanma) haksız rekabet sayılmış olup, Ticaret Kanunun 56 ve devamı hükümleri çerçevesinde haksız rekabet olarak Kabul edilmiştir.


    Ortak yönler bunlar olmakla birlikte fikri ve sınai mülkiyet hakları arasında önemli farklarda vardır. Bu farklar ise;


    Fikri mülkiyet haklarının tescil edilebileceği bir müessese yoktur. Bir sanat eseri kamuya sunulmakla koruması başlamış olur. Sınai mülkiyet haklarında ise bir tescil müessesi kurulmuş olup, bunu merkezi Ankara'da bulunan Türk Patent Enstitüsü yerine getirir. Bir fikri hakkın kime ait olduğunun kanıtlanması yeterli iken sınai haklarda tescil edilmiş haklara geniş imkanlar sağlanmıştır. Tescilli olmayan sınai hakların koruması yok denecek kadar zayıftır.


    Yaratılmış bir ürünün fikri hak olarak korunması için sahibinin hususiyetini taşıması zorunluluğu getirilmiş olup, sanatsal güzellik ve estetik özellikleri aranmaktadır. Eser sayılamayacak yaratılar fikri hak kavramı içinde yer almaz. Oysa sınai haklarda böyle bir zorunluluk yoktur. Sınai hakkın koruması için 'sanayide kullanılabilir' olma kriterini taşıması yeterlidir.


    Yaratıcısının isminde olduğu gibi eserin manevi yönü son derece önemlidir. Bu husus hiçbir anlaşma ile ortadan kaldırılamaz. Oysa sınai haklarda İstisnai olarak buluşÃ§unun adını kullanma zorunluluğu dışında böyle bir zorunluluk yoktur.


      Sayfa : 1/5
      123...5>