Ben bunları iyi huylu ve kötü huylu doğrudan yabancı sermaye yatırımları olarak niteliyorum.Â
Türkiye'de ithal ikameci dönemi kapatan ve ihracata yönelik serbest piyasa ekonomisi sistemine geçiş yıllarından önce gelen
yabancı sermayenin geliş nedeni oldukça açıktır: Gümrük duvarları ile korunan ve insan haklarının yeterli olmadığı kapalı bir
pazarda sadece iç pazara yönelik geri teknolojiler ile üretimde bulunmak. O nedenle gümrük birliği müzakereleri sürecinde
birçok yabancı sermayeli firma, aynı felsefeyi taşıyan yerli firmalar ile gümrük birliğine karşı çıkmışlardır. Bu yaklaşımdaki
firmalar bugün de Rekabet Kanunu'nun çalışmasından rahatsızlardır.Â
Halbuki Türkiye'de iyi huylu ve yaygın olan yabancı sermaye de mevcuttur. Bu kesim, üretiminde kalite standartlarına dikkat
eden, ihracata ve iç pazara yönelik ürünler üreten ve Türkiye'yi dış pazarlara ve Dünya rekabetine açan ve hazırlayan
kesimdir. Zaten işte o kesim gümrük birliği müzakere sürecinde Türkiye'nin ileri hedeflerini Batı'da savunmuştur. Kazanılan
başarıda büyük pay sahibidir. Ve işte o kesim, bugün Rekabet Kanunu'na bir an önce işlerlik kazandırılmasını
istemektedir.Â
Basından bazı yabancı sermayeli kuruluşların tıpkı bazı yerli sermayeli kuruluşlar gibi eksik rekabet uygulamalarını takip
ediyoruz. Piyasa paylaşımları, mal boykotları ve hukuka mugayir uygulamalar yapan firmalar mevcut. Bu hukuk dışı uygulamalardan
diğer yabancı sermayeli kuruluşlar fevkalada rahatsız oluyorlar.Â
Ve hepsinden önemlisi, bu haksız uygulamalara imkan verilirse, Türkiye'de yeni yabancı sermaye yatırımları olmayacaktır. Tıpkı
kötü paranın iyi parayı kovduğu gibi, eksik rekabet de tam rekabeti kovar.Â
Ancak görünen odur ki; Rekabet Kurumu, Kasım ayından itibaren Türkiye'de süregelen eksik rekabet uygulamalarını durduracak
güçte ve kararlılıktadır.Â
Artık Türkiye'de serbest piyasa ekonomisinin güvencesi Rekabet Kanunu ve bağımsız Rekabet Kurulu'dur.Â
Bugün Dünya'nın her yerinde, yabancı sermaye herşeyden önce parlamenter demokrasi ile yönetilen ve serbest piyasa ekonomisinin
hakim olduğu ülkelere yönelmektedir. Ve o ülkelere kalıcı olarak gitmektedir. Türkiye'de kalıcı doğrudan yabancı sermaye
yatırımları özendirilmek isteniyorsa, yerli ve yabancı sermayeli tüm işletmelerin Rekabet Hukuku'nun üstünlüğüne alışmaları
gerekmektedir.
Â