Avrupa Ordusu'nun hayata geçirilmesinin önündeki engellerden biri Türkiye idi. Anlaşılan, çok kısa bir süre içerisinde İngiltere
ve ABD ile yapılan görüşmeler neticesinde, istediğimizi elde etmiş olacağız ki, bu engel aşıldı gibi duruyor. Aslında bu aşamada
top AB'ye geçiyor. Kendi iç uzlaşmaları doğrultusunda herhalde somut bir mutabakat ortaya çıkacak. Ancak, ortaya ne çıkarsa
çıksın, Türkiye bir taviz mektubuna karşılık müzakere gücünden vazgeçmemeli. Hatta bu tavizler karşılıklı bir anlaşma altında imza
edilse dahi vazgeçmemeli. Nitekim, Uluslararası Anlaşmaların AB için ne ifade ettiğini her halde Kıbrıs meselesi sürecinde
anlaşılmıştır. Avrupa Birliği'nin bu en hassas meselesinde de, karşılığında somut bir adım atılmadan taviz verilmemesi gerekiyor.
Yok efendim neymiş "Yunanistan ve Türkiye arasındaki bir savaşta AB Ordusu devreye girmeyecekmiş!". Yahu hangi Yunanistan
Yunanistan mı kalmış Yunanistan bile kıs kıs gülüyor bizim "Yunan Meselemiz"e Avrupa Birliği'nin bir eyaletinden söz ettiğimizi
unutmayalım. Bizim sorunumuz AB ile.rnBir taraftan durum böyleyken diğer bir taraftan da acı gerçekler bir tokat gibi patlıyor
yüzümüzde. Uluslararası alandaki güç ve taviz ilişkileri cebinizdeki parayla doğru orantılıdır. Maalesef durum bu. Şu anda karşı
karşıya kaldığımız husus da tamamen Türkiye'nin borçları yüzünden elinin kolunun bağlı olmasından kaynaklanmaktadır. Tüm bu
olumsuzluklara rağmen cenazemizi fiyakalı kaldırıyorlar Allah'tan. Tony Blair çıkıyor da sanki Türkiye'ye taviz veriliyormuş gibi
bir tiyatro yapılıyor. Biz de, şan ve şerefimizle bağımsız bir Ülke olarak hakkettiğimiz tavizleri aslan gibi söke söke alıyoruz.
Helal Olsun! İzleyin siz daha bunun sonu Kıbrıs'ta nerelere varacak!