• Gazete Makaleleri / Ekonomik Çözüm Gazetesi

  • 2004 Türkiye Raporu ve Teşvik Mevzuatı

  • 2004 İlerle Raporu'nun Türkiye'nin tam üyeliğine cevaz verecek maddeleri, hatta Komisyon'un Konsey'e Tavsiyesi kamuoyunda son günlere damgasını veren en önemli husus oldu. Elbetteki detaylara inmeden öncelikle esası konuşmak gerekiyor. Ancak AB ile ilişkiler detaylarda saklıdır. Nitekim önümüzdeki binkaç yıl bu detayları konuşarak müzakere ederek geçireceğiz. Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim, ben öyle müzakerelerin onlarca yıl alacağına inanmıyorum. Gümrük Birliği müzakerelerinin içinde özel sektör adına müzakereci pozisyonunda bulunmuş biri olarak bu müzakerelerin en fazla üç yıl alacağını düşünüyorum. Ancak Katılım Anlaşması'nın Üye Devletlerde ratifikasyonunun zaman alacaağına inanıyorum.rn2004 İlerleme Raporu teşvik mevzuatı üzerine önemli açıklamalarda bulunuyor. Türkiye'de teşviklerin AB normlarına uymadığını Türkiye'nin tüm taahhütlerine rağmen üç yıldır, bu konuda hiçbir şey yapmadığı gibi ağır eleştirilerde bulunuyor.rnAB Türkiye Ortaklık Hukuku çerçevesinde devlet yardımları konusunun düzenlendiği temel madde 1/95 Sayılı Ortaklık Konseyi Kararı'nın 34 üncü maddesi olup, bu maddeye göre, normal koşullarda bazı teşebbüslere ya da teşebbüs ayırımı yapılmaksızın bazı ürünlerin desteklenmesi amacıyla verilen Türkiye ile Birlik arasındaki ticarete yönelik bütün devlet yardımları yasak kategorisine giriyor. Gerçekten de, verilen yardımlarla rekabet genel prensipleri arasında açık bir çelişki bulunuyor. Şöyle ki, bazı işletmeler normal koşullarda ekonomik yaşamdan, verimsiz iş görme alışkanlıklarından ötürü çekilmeleri gerekirken, yapılan devlet yardımları gerekçesi ile, suni olarak ekonomik faaliyetlerini sürdürebilirler. Bu faaliyetler de genellikle, rekabetin temel hedefleri arasında yer alan optimal kaynak kullanımının gerçekleşememesi ve aynı zamanda rekabetin nihai amaçlarından olan tüketicinin bol ve ucuz mal arasında tercih yapma imkanını ortadan kaldırması ile sonuçlanır. rnrnAB mevzuatı ile getirilmek istenen de bu tür işletmelerin piyasalardan silinmesine yönelik. Ancak, AB ile varılan anlaşma neticesi olarak getirilen teşviklere ilişkin yasak, diğer Birlik üye ülkelerinde de olduğu gibi bazı istisnalar içeriyor. Örneğin tüketicilere verilen sosyal nitelikli yardımlar, doğal afetlerin ya da diğer olağanüstü olayların neden olduğu zararları telafi etmeye yönelik yardımlar, Türkiye ile AB arasındaki ticareti etkilememesi koşuluyla Türkiye'nin en az gelişmiş bölgelerinin ekonomik gelişmesine tahsis edilen yardımlar yasak kapsamının dışında bırakılıyor. Ancak AB devlet yardımları konusunda oldukça hassas. Bu bağlamda, AB Hukuku, esas olarak devlet yardımlarına, rekabeti ve ticareti olumsuz yönde etkilemediği ve Birliğin tümünün çıkarına olduğu durumlarda cevaz veren bir yapı arz ediyor. Dolayısıyla yardım esasta yasak olup, istisnai durumlarda onay alınıyor. rnSöz konusu istisnai durumlar ise Topluluğu kuran Antlaşmada sayılmış. Bunun dışında da Komisyon , bir dizi tüzük, direktif ve kararlardan oluşan ikincil mevzuat ile Üye Devletlerin yardım uygulamalarını kontrol ediyor. Bu bağlamda Türkiye bir yandan uyguladığı yardımları AB kurallarına uygun hale getirirken, öte yandan Komisyonun izleme ve denetim (monitoring and notification) ihtiyacını karşılayabilecek şekilde yeniden organize olmak durumunda. Zira, rekabet ve devlet yardımları ile ilgili tüm yasal düzenlemeler ve mevcut uygulama kuralları ülkemiz açısından bağlayıcı bulunuyor. rnİdari Kapasitenin Geliştirilmesine Yönelik Plana göre devlet yardımları işine DPT bakıyor. Ancak DPT'de hakim görüş AB'ninki ile çelişiyor. Ve AB Türkiye'nin yaklaşımını kabul etmiyor. Sorun teşvikleri denetleyen ve veren menrcilerin aynı olmasında. AB özerk bir otoritenin teşvik sistemini denetlemesini isterken DPT bu işi kurmayı düşündüğü ve toplanması üyelerinin niteliği bakımından mümkün olmayan bir komisyona havale etmeyi planlıyor. Diğer bir anlatımla siyasi erk elini teşviklerden çekmek istemiyor. rnAvrupa Birliği teşviklerin denetlenme işini Rekabet Kurulu'nun üstlenmesini istiyor.rnSonuç olarak siyasi erkin istediği değil ama AB Komisyonu'nun istediği olacak, ama bu konuda Türkiye'nin işi azımsanamayacak kadar çok. rnGelecek hafta ilerleme raporuna dayalı olarak müzakere masasında konuşulacak bir başka konuyu inceleyeceğiz.