Uluslararası mali piyasalardaki oynaklığa rağmen dünya ekonomisi, son yıllardaki canlılığını 2007 yılında da korumuştur.
Küreselleşmenin ülke ekonomilerinde yarattığı dönüşüm, ABD'de innovasyona dayalı üretkenlik artışları, Merkez Bankalarının artan
kredibilitesi gibi faktörler, bu performansta etkili olmuştur. Etkileyici büyüme performansları ile dikkat çeken yükselen piyasa
ekonomileri ve diğer gelişmekte olan ülkeler içinde Asya ülkeleri, özellikle Çin ve Hindistan başı çekmektedir. Yakıt dışı temel
ürün ve özellikle metal fiyatlarında gözlenen büyük oranlı artışlar, kalkınmakta olan birçok ülkenin yüksek büyüme hızına
ulaşmasında önemli rol oynamıştır. Ancak, 2007 yılı Ağustos ayında ABD konut piyasasında başlayan ve Asya ve Avrupa ile birlikte
tüm uluslar arası piyasaları etkileyen finansal dalgalanmanın, likidite daralmasını rahatlatıcı önlemlere rağmen, orta vadede reel
ekonomiyi olumsuz etkileyebileceği öngörülmektedir. Bu gelişmeler ışığında, IMF tarafından en son yayınlanan Dünya Ekonomik
Görünüm Raporu verilerine göre, 2008 yılında biraz yavaşlayarak % 4,8 oranında genişleyeceği tahmin edilmektedir. Öte yandan
2007'de % 6,6 oranında büyüyen beklenen dünya ticaret hacminin 2008 yılında bu hızını koruyarak %6,7 oranında genişlemesi
beklenmektedir.rnUluslararası kredi piyasalarındaki sorunların yol açtığı likidite koşulları ve yatırımcıların risk iştahlarındaki
değişiklikler, finansal istikrar açısından önemini korumaya devam etmektedir. ABD eşikaltı ipotekli konut finansmanı piyasalarında
temerrüt oranlarının yükselmesi, 2007 Temmuz ayının sonundan itibaren küresel kredi piyasalarında risklerin daha yüksek
fiyatlanmasına neden olmuştur. Bu durum, piyasalarda likiditenin daralmasına yol açmış ve oynaklık artmıştır.Borçlanma
piyasalarında oluşan gerilimin ardından, gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası uygulamalarının yeni bir safhaya
geçtiği görülmektedir. Daha önce, enflasyonist baskıların ortaya çıkabileceği endişesiyle sıkı para politikasına yönelen belli
başlı merkez bankaları, büyüme tahminlerinin aşağı yönlü güncellenmesi nedeniyle para politikalarını bir miktar gevşetmiştir.
Amerikan Merkez Bankası, Avrupa Merkez Bankası, Japonya Merkez Bankası ve İngiltere Merkez Bankası piyasalara likidite desteği
sağlamak zorunda kalırken, FED faiz oranını kademleli olarak düşürmektedir. ABD eşikaltı ipotekli konut finansmanı piyasalarında
yaşanan problemlerin olumsuz etkileri merkez bankalarının müdahaleleri ile sınırlandırılmış, gelişmiş ve gelişmekte olan ülke
piyasalarında yıkıcı etkiler ortaya çıkmamıştır. Ancak, ABD ve Avrupa'da boyutları belli olmayan finansal dalgalanmanın yol açtığı
dengesizlik sürmektedir. Bu gelişmeler ışığında, son yayınlanan IMF verilerine göre, ABD ekonomisi büyüme oranı 2008 için %1,9
olarak tahmin edilmektedir.rnEuro bölgesinde ve Japonya'da iç talepteki artışla beraber 2007 yılında beklentilerin üzerinde bir
büyüme görülmüştür. Euro bölgesinde büyüme, başta iş dünyasında artan güven ortamı ve işgücü piyasasındaki iyileşmeler nedeniyle
artan iç talebe bağlı olarak son altı yılın en yüksek düzeyine çıkmıştır. 2007 yılında % 2,5 oranında büyümesi beklenen Euro
bölgesinin,IMF tahminlerine göre 2008 yılında %2,1 oranında büyüyeceği tahmin edilmektedir. Japonya'da ise büyüme oranı, 2007 ve
2008 yılları için sırasıyla %2 ve %1,7 olarak tahmin edilmektedir.rnSon yıllarda dünya ekonomisine entegrasyonu sağlıklı bir
yapıda hızla artan gelişmekte olan ülke ekonomilerindeki canlılık devam etmektedir.Dışsal şoklara karşı eskisinden daha güçlü
durumda olan gelişmekte olan ülke ekonomileri, 2007 yılı Ağustos ayında yaşanan finansal dalgalanmadan gelişmiş ülkelere göre daha
az etkilenmişlerdir. Kamu borçlarını azaltan ve rekabet güçlerini artıran gelişmekte olan ülkelerin, dış kaynak ihtiyacı önemli
oranda azalmıştır. Çin,Hindistan ve Rusya Federasyonu büyüme dinamizmini devam ettiren başlıca ülkelerdir. Diğer taraftan,
Afrika'da gelir düzeyi düşük ülkeler de uzun yıllardan sonra etkileyici bir büyüme performansı sergilemektedirler. Başta Çin,
Hindistan olmak üzere birçok gelişmekte olan ülkenin geçirdikleri yapısal değişimlerin kalıcı olduğu ve önümüzdeki yıllarda
küresel büyümenin itici gücünü bu ülkelerin oluşturacağı düşünülmektedir. IMF tahminlerine göre gelişmekte olan ülke
ekonomilerinin 2007 ve 2008 yıllarında sırasıyla %8,1 ve %7,4 oranında büyümesi beklenmektedir.rnKüreselleşme ile beraber dünya
ekonomisinde son yıllarda kontrollü bir düzeltme dönemi başlamıştır. Amerikan ekonomisi, dünya ekonomisinin lokomotifi konumundan
çıkarken, gelişmekte olan ülkeler küresel büyümenin motoru görevini üstlenmeye başlamış, böylece Amerikan mezkezli büyüme
modelinden, çok merkezli bir büyüme modeline geçiş gündeme gelmiştir. Ayrıca, gelişmiş ülke ekonomilerinin büyümesinde, gelişmekte
olan ülkelerin yüksek talepleri neticesinde artan ihracatları önemli bir pay tutmaya başlamıştır. Haftaya devam edeceğiz.