Buradaki ana esas ise; iki ya da daha çok sayıda bağımsız teşebbüsün toplam pazar paylarının %25'i geçmesi ya da toplam
cirolarının 25 trilyon lirayı aşması halinde birleşmelerinin veya devralmalarının Rekabet Kurulu'na bildirimi zorunluluğudur.Â
Bu tür birleşmeler ve devralmalar rekabeti sınırladığı ve hakim durum yarattığı ölçüde yasaktır ayrıca Kanun'un yürürlük
tarihinden itibaren gerçekleşen birleşmeler ve devralmaların da bildirimi zorunludurÂ
Bütün bu temel yasaklara rağmen 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'u teşebbüsler arasında rekabeti kısıtlayıcı
nitelikteki anlaşma karar ve uyumlu eylemlere;Â
Grup muafiyetleriÂ
Bireysel muafiyetlerÂ
Menfi tespit ile tüketici yararına olması kaydıyla ve süreleri ile şartları sınırlı olarak üretimde ve dağıtımda ekonomik ve
teknolojik iyileşmeyi hedefleyerek -muafiyetin veya menfi tespitin geri alınması hakkını saklı tutarak-muafiyet tanımaktadır.Â
Öte yandan hakim durumun kötüye kullanılması yasağına muafiyet tanınmamıştır.Â
Grup muafiyetleri kapsamında ise;Â
Tek Elden DağıtımÂ
Tek Elden Satın AlmaÂ
Teknoloji TransferiÂ
Motorlu Taşıt Araçları için selektif dağıtımÂ
İhtisaslaşmaÂ
Ar-GeÂ
FranchisingÂ
Deniz taşımacılığıÂ
Hava TaşımacılığıÂ
SigortacılıkÂ
anlaşmalarına uygulanmaktadır.Â
Grup Muafiyeti Tebliğleri ile kısıtlanmasına müsade edilen sınırları aşmayan unsurları içeren anlaşmalar 4. madde ile getirilen
yasaklardan doğrudan muaf tutulmaktadır.Â
Ayrıca rekabeti kısıtlayıcı unsurları grup muafiyeti tüzüklerinde belirtilen sınırları aşan anlaşmalara, anlaşmanın etkisiyle
tüketici yararına olarak üretimde/dağıtımda ekonomik ve teknolojik iyileşmeyi sağlayan/sağlayacak nitelikteki anlaşma, karar ve
uyumlu eylemler için Rekabet Kurulu'ndan Bireysel Muafiyet veya Menfi tespit talep edilebilir.Â
Ancak hakim durumun kötüye kullanılması yasağına bireysel muafiyet ya da menfi tespit talep edilemez.Â
Sonuç olarak yukarıdaki şartlara uyan ve eksik rekabetten arınmış, tam rekabetin çalıştığı ekonomilerde, OECD araştırmalarına
göre, % 15 oranında GSYİH büyümesi gözlenmektedir.Â
Rekabet Hukuku'nun Türkiye'deki doğrudan yabancı sermaye yatırımları üzerindeki etkilerine bakıldığında, Türk işletmeleri ne
kadar etkilenirse yabancı sermayeli işletmeler de o kadar etkilenecektir. Çünkü yasalarımız her hangi bir milli ayrıcalığa
cevaz vermemektedir. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun muvacehesinde her işletme eşit muamele görmektedir.Â
Ancak başka bir açıdan mesele, yabancı sermaye bakımından değerlendirildiğinde; iki değişik yabancı sermaye yatırımı ile
karşılaşılmaktadır.Â
Â