• Rekabet Hukuku / Yayınlarımız

  • Rekabet Hukuku'nda Dağıtım Anlaşmaları ve Fikri Mülkiyet Hakları Üzerine Yeni Düzenlemenin Getirdikleri Prof. Dr. Arif Esin

    • Sayfa : 2/3
      <123>



    Yeni Tüzük fikri mülkiyet haklarına ilişkin hususlarda iki çeşit dikey anlaşmanın muafiyetten yararlanmasına cevaz vermemektedir. Birinci tipteki anlaşma biçimi; sağlayıcı, alıcıya ait fikri mülkiyet haklarını kullanarak ya da alıcı tarafından kendisine verilmiş teçhizat ile sözleşme konusu mal ve/veya hizmetleri üretmesi durumuna ilişkindir. Ancak bu noktada bir hususu belirtmekte fayda vardır. Şayet alıcı, sağlıyıcıya mal ya da hizmetin teknik spefikasyonlarını belirtmekteyse veya bir içecek ürünün yeniden satış amacı ile lisans ile korunan çözeltilme ya da şişeleme özelliklerini veriyor ise bu durum muafiyetten yararlanılmasına engel teşkil etmemektedir. Ayrıca lisans altında bulanan yazılım programlarının yeniden satış amacı ile kopyalanması işlemleri de muafiyet kapsamında kabul edilmektedir.



    Yeni Tüzük kapsamında bulunmayan ikinci tip anlaşma biçimi ise, Teknoloji Transferi Tüzüğü[2], Yan Sanayi Anlaşmaları Ãœzerine Duyuru[3] ve Yatay Anlaşmalar İle Bağlantılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Mafiyet Tüzükleri[4] kapsamında düzenlenmiş anlaşmalara ilişkindir. Bu tip anlaşmalar zaten muafiyet tüzüklerinden yararlandıklarından, Yeni Tüzük hükümlerinden de istifade etmeleri mümkün değildir.



    Yeni Tüzük, devredilen ya da kullanımına müsade edilen hakkın sözleşmenin uygulanması için gerekli olmasını gerektirmektedir. Bu anlamda muafiyetin kullanılabilmesi için mülkiyet haklarına ilişkin üç alan tanımlanmaktadır: Markalar, Eser Sahibi Hakları ve Know-how.



    Marka hakkının kullanım yetkisinin dağıtıcıya devri mal ve hizmetlerin belirli bir coğrafi alanda dağıtımı için elzemdir. O bakımdan bu hususun anlaşmada bulunması işin icrası açısından gerekli olduğundan muafiyet ile bağdaşır kabul edilmektedir. Ancak bu hak münhasıran verilmiş ise anlaşma münhasır anlaşma konumuna girmektedir, bu durumda da Yeni Tüzük'ün münhasırlığa ilişkin hususlarını gözönünde bulundurmak gerekmektedir.



    Eser Sahibi Hakları ile korunan mallar üzerinde hak sahibi durumunda bulunan eser sahibi, yeniden satıcıların diğer satıcılara satmalarını veya son kullanıcıların emtiayı yeniden satmalarını önleyebilir. Ayrıca bu kısıtlama, yeniden satıcıdan malı alan alıcıların emtiayı yeniden satmalarının eser sahibi tarafından önlenmesine kadar uzanabilir. Bu hususlar malların yeniden satış koşullarına kısıtlamalar ya da şartlar getirmesi bakımından, Anlaşma'nın 81 (1) maddesi kapsamında değerlendirildiğinden 81 (3) tahtında Yeni Tüzük ile muafiyete mahzar bulunmaktadır.



    Yeni Tüzük kapsamında yazılım programlarının lisans haklarının yeniden satıcıya devredilmeden sadece yeniden satış amacı ile verildiği anlaşmalar, yeniden satış amaçlı sağlayıcı sözleşmeleri olarak kabul edilmektedir. Dağıtımı bu şekilde yapılan ürünlerde lisans anlaşması eser sahibi ve kullanıcı arasında gerçekleşmektedir. Kullanıcı yazılım programının ambalajını açtığı andan itibaren eser sahibinin şartlarını kabul etmiş olur. Bu durumda da eser sahibi ve kullanıcı arasında zımnen kurulan anlaşma muafiyet kapsamında bulunmazken, yeniden satıcı ve eser sahibi arasındaki sözleşme Yeni Tüzük kapsamındadır.



    Öte yandan yazılım programlarının bilgi işlem ürünleri içerisine yerleştirilerek yeniden satışı yapıldığı durumlarda; eser sahibi, yeniden satıcının bu yazılımları çoğaltarak diğer başka bilgi işlem ürünleri ile birlikte satmasını ya da çoğaltarak bizzat yazılımı münferiden satmasını engelleyebilmektedir. Bu türdeki kısıtlamalar işin ifası bakımından gerekli olduğundan Yeni Tüzük kapsamında değerlendirilmektedir.



    Yukarıda belirtilenler dışında anlaşmalarda bulunan ve Eser Sahibi Hakları'nın sonuçları kullanılarak rekabeti kısıtlayıcı ya da engelleyici amacı olan hiçbir husus muafiyete tabi değildir.



    Fikri mülkiyet haklarının Yeni Tüzük ile rabıtasının bulunduğu üçüncü alan know-how'dur. Know-how'un alıcının ticari amacına yönelik olarak ediniminin en somut örneği franchise anlaşmalarında kendini göstermektedir. Nitekim alıcılara ticari amaçlara yönelik olarak know-how aktarılmasının en mükemmel örneği franchise anlaşmalarıdır. Franchise anlaşmaları, malların veya hizmetlerin dağıtımı için kullanılacak olan markalar, ticaret unvanları ve know how'a ilişkin fikri veya sınai mülkiyet haklarından oluşan bir lisansı ifade ederler. Lisans sahibi konumundaki franchise veren, franchise alandan ilgili ticari kavramın kullanımına ilişkin bir bedel alır. Franchise anlaşmaları, franchise verene, kısıtlı bir yatırım ile malların veya hizmetlerin dağıtımına yönelik yeknesak bir ağ oluşturma imkanı tanır.


      Sayfa : 2/3
      <123>