Uluslararası bir rekabet kurulu oluşturulması konusunda yapılan ilk çalışma AT tarafından yapılmış olan değil. Daha önce de 1947
yılında Havana'da yapılan görüşmelerde kapsamlı bir haksız rekabeti önleyici kurallar dizisi yapılmış olsa da, anlaşmanın o
haliyle onaylanmamış olması GATT 47'nin etkinliğini çok sınırlı tutmuştur. 1980'li yıllarda UNCTAD tarafından kapsamlı ama hiçbir
şekilde bağlayıcılığı ve yaptırımı olmayan bir düzenleme getirilmiştir. Diğer taraftan OECD, uluslararası rekabeti ilgilendiren
çalışmalar yapmış, ama gene etki konusunda yetersiz kalmıştır. rnrn rnrn1995 Yılında yenilenen GATT, DTÖ'nün kurucu
anlaşmalarından birisi haline getirilmiş ama anlaşmalar bütünü GATT 94 adıyla anılmaya başlanmıştır. Bunlardan birkaçı,
uluslararası rekabetle ilgili hükümler taşımaktadır: rnrn rnrnTRIMs (Ticaret Bağlantılı Yatırım Tedbirleri anlaşması) içinde,
uygulamaya girişinden beş yıl sonra gerekli görüldüğü takdirde Rekabet konusunu içermek üzere yeniden yapılanmasını öngören bir
hükme sahiptir. rnrn rnrnTRIPs (Ticaret ile Bağlantılı Fikri ve Sınai Haklar Anlaşması) know-how anlaşmaları, teknoloji
transferleri, lisans anlaşmaları gibi konularda çeşitli hükümler içermekte. Buna göre bu konularda Devletlerin kendi iç
hukuklarına göre davranmaları konusunda serbesti sağlarken, gerekli görülen durumlarda ülkeler arası bilgi dağişimi, ortak çalışma
gibi çözümler üzerinde durmakta. rnrn rnrnHizmet Ticareti Anlaşması olan GATS da benzer maddeler içermekte. rnrn rnrnHer ne
kadar bu çalışmalar birçok gelişmenin temelini hazırlamış olsalar da, sınırlı uygulama alanları, yaptırım ve bağlayıcılık
konusundaki eksiklikleri, onları bir danışma mekanizması olma pozisyonundan ileriye götürememiştir. Buradaki en önemli nokta,
ülkeleri benzer uygulamalar yapmaları konusunda aydınlatacak, üzerinde anlaşma sağlanmış ilkelerin ve çok taraflı normların
bulunmayışıdır. Ülkeler de, daha çok ticari ilişkide bulundukları ülkelerle karşılıklı işbirliği anlaşmalarıyla soruna bir çözüm
getirme uğraşına girmektedirler. Bu konudaki en geçerli örnek AT-ABD arasındaki anlaşmadır. Buna göre çeşitli konularda
farklılıklar gösteren iki tarafın Rekabet Kuralları'nın işletilmesinde bir ortak danışma mekanizması kurularak olası
anlaşmazlıkların daha doğmadan çözümlenmesi öngörülmüştür. rnrn rnrnTicarette ortaya çıkan bütün bu olumsuzluklar, etkisiz
uluslararası kurallar bir araya getirildiğinde görülmektedir ki, bir uluslararası statüye sahip rekabet kurulu oluşturulmalıdır.
Öncelikle ele alınması gereken konu hangi platfomda bu işin gerçekleştirileceğidir. Eldeki olasılıklar, UNCTAD, OECD, ayrı ve
bağımsız yeni bir oluşum ve DTÖ olmak üzere tam dört tanedir. Bunlardan: rnrn rnrnOECD, köklü bir kuruluş olmasına ve bu
konularda daha önce çalışmalarda bulunmuş olmasına rağmen; rnrn-Bağlayıcı ve yaptırım gücüne haiz kurallar koyma özelliğinin
bulunmaması, rnrn-Rekabet konusundaki maddelerin daha çok DTÖ Kurucu anlaşması dahilinde kalması, rnrn-Kısıtlı üye sayısına sahip
olması, rnrn rnrngibi nedenlerle bu çalışmaların yapılabileceği bir zemin olarak görülmemektedir. rnrn rnrnUNCTAD ise, 70'li
yıllarda bu konuda çok etkili bir çalışma ortaya koymuş olmasına rağmen, sonraları konudan uzak kalması ve bunun yolaçtığı
deneyimsizlik ve konumu itibariyle rekabetle pek içiçe olmaması nedeniyle çok rağbet görmemektir. rnrn rnrnYepyeni bir
organizasyonun getireceği mali yük, ülkeler arasında görüş birliğinin sağlanmasının kaybettireceği zaman, bu seçeneği de geçersiz
kılmaktadır. rnrn rnrnElimizde son olarak kalan DTÖ, hemen hemen bütün ülkeleri bünyesinde barındırması, konu itibariyle
rekabetle bire bir örtüşmesi, DTÖ'nün örgütsel yapı olarak saydamlık ilkesi üzerine kurulmuş olması, çalışma biçimi'nin
koordinasyon, karşılıklı görüş alışverişi ve danışma üzerine kurulmuş olması, DTÖ'yü çok şanslı bir konuma getirmektedir.