1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı'na göre Kamu ihaleleri konusunda Topluluğa uyumumuz önümüzdeki günlerin konusunu oluşturuyor.
O bakımdan bu mesele üzerine ilk bilgileri sunmak üzere 28 Nisan tarihli yazımda bazı açıklamalarda bulunarak ilgileri uyarmak
istedim, bugün de aynı konuya devam ediyorum. AT'nin kamu ihalelerini düzenleyen kurallarını içeren tüzükleri, Topluluk ekonomisi
içerisindeki hemen hemen bütün sektörleri kapsamaktadır. Roma Antlaşması içerisinde bulunan genel prensiplerle birlikte bu
tüzükler Avrupa Topluluğu'nun kamu ihaleleri mevzuatının tamamını oluşturmaktadır. Antlaşma'nın birçok maddesi, kamu
ihalelerindeki bütün ayırımcı ve kısıtlayıcı uygulamayı yasaklamaktadır. rnrnrnAntlaşma içerisinde yeralan ve Türkiye'nin de milli
mevzuatına aktarmak durumunda olduğu hususlara bakıldığında: rnrna) Milliyete dayalı ayırımcı uygulamaların yasaklanması (6.
Madde'nin ilk paragrafı); rnrnb) İthalatta miktar kısıtlamaları ve eş etkili uygulamaların yasaklanması (30. ve 36. Maddeler);
rnrnc) Bir Üye Devlet vatandaşının bir diğer Üye Devlet topraklarında yerleşme özgürlüğü (52. Madde); rnrnd) Topluluk içinde
hizmet edimi serbestisinin, hizmetlerden yararlanan kişinin bulunduğu Devletten başka bir Topluluk Devletinde yerleşmiş Üye Devlet
uyruklu olsa bile sağlanması (59. Madde). rnrnTopluluğun Kamu İhaleleri Tüzükleri'nin Temel Prensiplerine baktığımızda ise bu
tüzüklerin ana amacı Üye Devletler arasındaki mevzuat uyumunu sağlamaktan öte, belli bir tutarı geçen ihalelerde uygulanması
öngörülen, üzerinde Üye Devletlerin mutabık kaldıkları prosedürleri şekillendirmektir. Anlaşıldığı üzere tüzükler bazı kamu
ihaleleri için hukuki zemin hazırlarken Antlaşma ise tutarı gözetilmeksizin bütün ihalelerde uyulması gereken genel prensipleri
içermektedir. rnrnSözü edilen tüzükler iki gruba ayrılmaktadır. rnrnBir bölümü geleneksel anlamda kamu ihaleleri ile ilgili iken
bir diğer kısmı da su, enerji, taşımacılık ve telekomünikasyon alanında açılan ihaleleri düzenler. rnrnHer iki grup tüzük bazı
farklılıklar göstermekle birlikte aşağıda sıralanan prensiplere sadık kalmaktadırlar. rnrna) ayırımcılığın engellenmesi; rnrnb)
ihale açma prosedüründe şeffaflık. Belli bir oranın üzerinde bedele sahip ihaleler Avrupa Topluluğu Resmi Gazetesi'nin ekinde
yayınlanmak zorundadır. Bu yolla, ihalelere katılabilecek firmalar kendilerini ilgilendiren konulardaki ihalelerden haberdar
olacaklardır; rnrnc) İhaleyi açan kurum, ihalenin türünü (aşağıda belirlenen türler doğrultusunda) belirleyen detaylı bir açıklama
yapmakla yükümlüdür: rnrn her firmanın talip olabileceği açık prosedürlü ihaleler; rnrn sadece ihaleyi açan kurum tarafından davet
edilen firmaların dahil olabildiği kısıtlı prosedürlü ihaleler; rnrn ihaleyi açan kurumun ihaleye davet ettiği firmalarla ihale
şartlarını müzakere ettiği müzakereye dayalı ihaleler. rnrnd) teknik standart mevzuatlarına uyum. Mevcut ise, Avrupa standartları
diğer ulusal ve uluslararası teknik standartların üzerinde kabul edilecektir. rnrne) İhale açma ve ihale verme prosedürlerinde,
ihaleyi açan kurumun farklı kriterler öne sürerek ihale vermesini önlemek amacıyla, önceden belirlenmiş tarafsız kriterler
doğrultusunda hareket etme mecburiyeti. rnrnBu durumda da Kamu İhaleleri Tüzüklerinin Hukuki Yapısına bakıldığında Roma
Antlaşmasının 189. maddesinin üçüncü paragrafı Tüzük'lerin bağlayıcı niteliğini ortaya koymaktadır. rnrnÜye Devlet'ler bu
tüzüklerin bağlayıcılığını milli hukuk sistemleri içerisinde sağlamakla yükümlüdürler. rnrnBu doğrultuda, bir tüzüğün geçerlilik
kazanabilmesi için milli hukuk sistemine 'aktarılması' gerekmektedir. rnrnAncak bir Üye Devlet bir tüzüğü zamanından önce milli
hukukuna aktaramayabilir. Bu durumda bu tüzüğün geçerlilik kazanmadığı düşünülebilir. Bu durumda ise 189. Maddenin 'direkt etki'
uygulamasına zemin hazırlayan bölümü tüzüklerin geçerliliğini sağlamaktadır. rnrnKamu ihaleleri ile ilgilenen özel sektör
kuruluşlarının dikkatine... rnrn rnrn rnrn rnrn rnrnESC Research & Consultancy