rnrnDünkü yazımızda Akaryakıt sektörüne ilişkin Rekabet Kurulu'nun alacağı olası kararlarda karşılaşılabilecek Avrupa Topluluğu
Adalet Divanı (ATAD) Kararları'na değinmiştik. Sözkonusu içtihatların da emsal davalarda Rekabet Kurulu'nun dikkate alma
zorunluluğu bu tür emsal davaların Türk kamuoyu tarafından yakından tanınması gerekliliği karşısında, diğer ilginç bir vak'ayı
bugünkü yazımızda gündeme getirmeye çalışacağım. Burada Rekabet Kurulları'nın işleyişi ve karar alma süreçleri üzerine incelik
taşıyan bir hususa rastlanmaktadır. Bu hususu şimdiden gözönünde bulundurmanın büyük faydaları vardır. rnrn rnrn rnrnAkaryakıt
dağıtımı işine ilişkin ATAD'ın 10 Mart 1992 tarih ve T-10-89 Sayılı Karar'ı, akaryakıt işi dışında haksız rekabet tespit
araştırmalarının prosedürleri üzerine de örnek teşkil etmektedir. rnrn rnrnKonunun hayat hikayesine bakıldığında dünkü yazımızda
da belirttiğimiz gibi; Shell International ve bağlı işletmelerinin piyasada fiyatları dolaylı veya doğrudan saptamak ve rekabeti
önledikleri ve uyumlu eylem içerisinde oldukları ileri sürülerek; Shell International, Komisyon tarafından parasal cezaya
çarptırılmıştı. Buna karşılık Shell, Komisyon'un aldığı Karar'ı haksız bulmuş ve konuyu ATAD'a intikal ettirmişti. rnrn rnrnATAD,
nihai kararında uyumlu eylemde bulunmak için fiyatları ve satış kotalarını belirleyen toplantıların düzenlenmesi gerektiğini
vurgulayarak, bağlı işletmelerin akıllıca birbirlerini izleyerek, temas kurmadan bazı stratejileri doğal olarak
geliştirebileceklerine karar vermişti. rnrn rnrnAyrıca bir bütünün parçaları olan işletmelerin birinin haksız rekabete neden olan
bir eylemde bulunmasının ana işletmeyi bağlamayacağı ve verilecek para cezasının sadece ilgili işletmeye verilmesi gerektiği
vurgulanmıştı. Böylelikle Shell'i haklı bir konuma taşımıştı. rnrn rnrnATAD'ın Kararı'nın diğer birçok önemli yönü ise
Komisyon'un ilgili servisinde görevli uzmanın hem dava dosyasını araştırması, hem de cezayı saptamasının Avrupa İnsan Hakları
Konvansiyonu'nun 6. Maddesine göre yanlış ve hukukun üstünlüğü ile bağdaşmadığına karar vermiş olmasıdır. rnrn rnrnBu nokta
araştırmayı yapan uzmanlar ile gerekli hallerde akçeli hükümlerin kararlarını alanların aynı kişiler olmasının mümkün olamayacağı
hususunu gündeme getirmektedir. rnrn rnrnBöylelikle araştırmayı yapan uzman kadronun ve onun raporuna göre akçeli cezai hükümleri
Komisyon'a öneren uzman kadronun birbirinden ayrılması gerekmektedir. rnrn rnrn4054 sayılı yasada Kurul'un inceleme ve
araştırmalarına ilişkin maddeler arasında Madde 43 " Soruşturma yapılmasına karar verildiği takdirde, Kurul, görevli raportör veya
raportörler ile birlikte soruşturmayı yürütecek Kurul üyesi veya üyelerini de belirler" şeklinde bir düzenleme yapılmıştır. rnrn
rnrnMadde 51 ise araştırma sonucunun nasıl değerlendirileceğini belirlemektedir. Buna en az 8 üyenin toplantıya katılması
gerekmektedir. rnrnİşte 4054 sayılı yasanın modernliği burada yatmaktadır. Araştırma içerisinde sorumlu bulunan Kurul üyesi, o
toplantıya katılmasa dahi nisap tuturulabilmektedir. Böylelikle de bu hususu sadece bilmek ileride doğabilecek hataları ve idari
yargı önünde doğabilecek sıkıntıları öneleyebilir. rnrn rnrnBu Karar'ın Türkiye açısından önemine bakıldığında; Karar'ın,
sektörler, Rekabet Kurulu ve işletmeler arasında ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların önlenebilmesinin mümkün görünmesidir. rnrn
rnrnÖrgütlenme aşamasında bulunan Rekabet Kurumu'nun bu çok ince detayı şimdiden gözönünde bulundurması gerekmektedir. Bir usul
hatasının nelere mal olduğu yukarıda incelediğimiz Karar'da kendini göstermektedir.