Renkli televizyonlarının dağıtımı için seçici dağıtım sistemi uygulayan SABA, Metro'nun gerekli kriterleri yerine getirmediği
gerekçesiyle SABA ürünlerini satma talebini reddetmiştir. Metro ise SABA'nın Almanya pazarında hakim durumda bulunduğunu iddia
ederek SABA'nın uyguladığı seçici dağıtım sisteminin rekabeti sınırlayıcı etki yarattığını öne sürerek muafiyet kapsamına
girmemesi gerektiğini belirtmiştir. Komisyon, bu gerekçeyi kabul etmeyerek SABA'nın muafiyet kapsamında olmasını kabul etmiştir.
rnrnMuafiyet kapsamına girdikten sonra, SABA kısıtlamalarını azaltarak SABA toptancılarının onay koşullarını sağlayan ağ dışındaki
toptancılara tedarikte bulunmalarına izin vermiştir. İlk muafiyetin sona ermesiyle, SABA muafiyetin yenilenmesi için başvurmuştur.
Metro'nun yeniden itiraz etmesine rağmen Komisyon bu muafiyeti vermiştir. Metro, tekrardan büyük elektronik firmalarının seçici
dağıtım anlaşmalarında önemli ölçüde bir artış olduğunu iddia ederek dava başvurusunda bulunmuştur. rnrnMetro iddiasında, SABA'nın
da üyesi olduğu Thomson-Brandt grubundaki şirketlerin tek bir ekonomik birlik oluşturduğunu ve Ortak Pazar'ın önemli bir bölümünde
genel olarak tüketici elektronik pazarında ve özellikle renkli televizyon setleri ile video pazarında hakim durumda olduğunu öne
sürmüştür. Buna bağlı olarak dağıtım sistemini kurarken ve Metro'nun mal tedariğini reddederken SABA'nın hakim durumunu kötüye
kullandığını iddia etmiştir. rnrnBu bağlamda, Metro'nun şikayetini ilgili pazarda 1975 yılından itibaren süregelen
yoğunlaşmalardaki artışlar açısından incelemek gerekmektedir. Metro'nun iddiasına göre yoğunlaşma derecesindeki bu artış özellikle
Thomson-Brandt grubunun Almanya pazarındaki büyümesinden kaynaklanmaktadır. Metro, grup içinde yer alan Alman teşebbüslerin -SABA,
Telefunken, Nordmende ve Dual-, üretim seviyesindeki birliktelikleri ve yönetim ve idaredeki merkezileşmeleri açısından artık
rakip olarak görülemeyeceğini de iddiasına eklemiştir. Metro ayrıca, Thomson-Brandt grubunun devralmaları sonucunda Almanya renkli
televizyon pazarında (1983 yılında %27 pazar payı ile) ve aynı sektörde Fransa ve İtalya pazarında (sırasıyla %34 ve %27 pazar
payı) ile lider konumda olduğunu ileri sürmüştür. Bu sektördeki yoğunlaşma eğiliminin, pazara Thomson-Brandt ile Philips-Grundig
gibi iki büyük grubun hakim olmasına yol açtığını belirtmiştir. rnrnİngiltere bu iddiayı desteklemiştir. SABA sisteminin rekabet
yapısına etkilerinin, Thomson-Brandt grubunun büyümesi sayesinde, 1975 yılı ile aynı olmadığını belirtmiştir. rnrnKomisyon,
Thomson-Brandt grubundaki teşebbüslerin ürünlerinin dağıtımı için farklı ağlara sahip olduklarını ve ticari stratejileri açısından
bağımsız olduklarını ileri sürerek bu iddiaya karşı çıkmıştır. Bu yüzden, pazarda bir hakim durum olduğunun belirlenmesi için
sadece SABA'nın pazardaki konumuna bakmak gerektiğini belirtmiştir. Sadece renkli televizyon setleri düşünüldüğünde, SABA'nın
Ortak Pazar'daki payı %3'e tekabül ederken bu pay Almanya pazarı için %7.5'tir. Bu yüzden de Komisyon, SABA'nın hakim durumda
olmadığını belirtmiştir. rnrnKomisyon, ilgili pazarda yatay yoğunlaşmanın son zamanlarda arttığını kabul ederken bu artışın
rekabet yapısını etkilediğini reddetmektedir. Komisyon, Thomson-Brandt grubundaki bireysel teşebbüslerin arasındaki ilişkinin en
azından ürünlerinin dağıtımı açısından rekabetçi kaldığını belirtmiştir. rnrnÖncelikle, Komisyon'un ATAD'a sunduğu açık ve
kapsamlı bilgiye karşın Metro, Thomson-Brandt grubundaki teşebbüslerin sermaye açısından bağlı olmalarının yanı sıra aynı zamanda
ana şirketin talimatları doğrultusunda koordineli bir pazar stratejisi veya aralarında anlaştıkları bir plan yürüttüklerine dair
herhangi bir kanıt sunmamıştır. Böyle bir kanıtın mevcut olmaması halinde, ATAD yürütmesinde SABA ürünlerinin dağıtımını esas
alarak SABA'nın ana şirketten ve gruptaki diğer teşebbüslerden bağımsız olduğu sonucuna varmıştır. rnrnSABA'nın Almanya
pazarındaki konumu açısından, öncelikle yürütmede tarafların sağladığı bilgilere dayanarak, bu davada ilgili esas ürün olan renli
televizyon setleri pazarında 18 üretici bulunmaktadır ve SABA'nın pazar payı %10'un altında kalmaktadır. Bu yüzden, ilgili pazar
olarak Almanya renkli televizyon setleri pazarı alındığında her ne kadar SABA'nın en yüksek pazar payına sahip olduğu ortaa çıksa
da, bu pazar payı pazarda bir hakim durum olduğuna kanıt olarak gösterilmek için çok düşüktür. rnrnBunun üzerine Metro ve
İngiltere'nin öne sürdüğü üzere Thomas-Brandt grubunun büyümesinin tüketici elektronik pazarındaki yoğunlaşma derecesini artırıp
artırmadığını ve de artırması durumunda madde 85(3) uyarınca grubun bir teşebbüsüne, SABA'ya, muafiyet verilmesinin uygun olup
olmayacağının incelenmesi gerekmektedir. rnrnBu bağlamda, öncelikle eğer böyle bir pazardaki yoğunlaşmada artış ilgili pazardaki
rekabetin yapısını etkiliyorsa, madde 85(3) uyarınca muafiyetin yenilenmesi başvurusunu incelerken pazardaki yoğunlaşmadaki artış
ele alınması gereken önemli bir etkendir. Ancak bu davada olduğu gibi yoğunlaşma eğiliminin üretim seviyesinde olduğu ve Komisyon
tarafından incelenmesi gereken anlaşmaların ürünlerin dağıtımı ile ilgili olduğu durumlarda böyle bir etki her zaman
oluşmamaktadır. Ancak yoğunlaşma eğiliminin fiyat rekabetini ortadan kaldırdığı ve diğer dağıtım kanallarını öğüttüğü durumlarda
böyle bir etki oluşabilir. rnrnBöyle bir durumun olduğunu kanıtlayan gerçeklerin iddia edilmesi Metro'ya dayanmaktadır. Ancak
Komisyon ve SABA'nın sağladığı bilgiler ışığında, Thomson-Brandt grubundaki bireysel teşebbüslerin dağıtım sistemleri ayrı şekilde
işlemektedir ve bu sistemlerin arasında ciddi derecede farklılıklar vardır. Metro, bu sistemlerin işlemesinde aynı doğrultuda bir
tutumun mevcudiyetini ve bunun ilgili pazarda rekabetin yapısına etkide bulunduğunu ispatlayamamıştır. rnrnAyrıca Komisyon,
tüketici elektronik pazarında Thomas-Brandt grubundaki teşebbüslerin sadece Philips-Grundig ile değil, aynı zamanda ITT,
Blaupunkt, Loewe, Opta, Sony ve diğer üreticiler ile de rekabet içinde olduğunu belirtmiştir. rnrnBu yüzden Metro, 1975'ten
itibaren süregelen yoğunlaşmadaki artışın tüketici elektronik cihazlarının dağıtımı seviyesinde rekabeti etkilediğini göstermekte
başarılı olamamıştır.