POAŞ'ın nasıl özelleştirildiği, Hukuk Devletinde nasıl mastika oynandığı, süt dişi gibi sallanan hükümetin bir milyar küsür doları
ne zaman alacağı (alamayacağı) bu yazının sonlarında anlatılacak. Peşinen bazı teknik detayları vereceğim akaryakıt sektörünün
Rekabet Hukuku tahtında konumuna ilişkin. rnrn4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 4. maddesi temelde her türlü
münhasırlığı yasaklamaktadır. Zira Rekabet Hukuku'nun temel yaklaşımı "önce yasakları belirlemedir". Rekabetin sınırlandırılması
sonucunu doğurmayacağı biçimde münhasırlık, bölge imtiyazı ve bu gibi yükümlülüklerin anlaşmalar ile tesis edilebilmesi için,
Kanun'un 5. maddesi asgari gereklilikleri belirler ve bir önceki yasaklar maddesinden Rekabet Kurulu'na grup olarak muafiyet
tanıma yetkisi verir. Tıpkı Topluluk uygulamalarındaki gibi. rnrnBu doğrultuda Rekabet Kurulu 1997/3,1997/ 4 ve 1998/3 sayılı
Tebliğleri yürürlüğe sokmuştur. Böylelikle "toptancı-bayilik sistemi; tek marka satıcılığı sistemi ve otomotiv ürünleri dağıtım
sistemi" belirli şart ve sürelere tabi olarak muhafaza edilmiştir. İşlerini ilgili tebliğlere uygun olarak düzenleyenler, grup
olarak Kanun'un 4. madde hükümlerinden muaf tutulur. Bu şartlara uymayanlar veya ilgili muafiyetin uygulanmasının durdurulmasını
gerektirecek ölçüde piyasa düzenini etkileyenler, muafiyet kapsamının dışında tutulur. Ayrıca "muafiyetin uygulanmayacağı özel
durumlar" bulunur. Bunlar sağlayıcı konumundaki teşebbüslerin tek taraflı ya da karşılıklı olarak anlaşma yapmalarıdır. rnrnBütün
bunlarla akaryakıt işinin ne alakası var diyenleri bekletmeden illiyeti kuruverelim. Şimdi bakalım, mesela bir BP satıcısı veya
Petrol Ofisi İstasyonu ne şekilde münhasırlık kazanır... Önce sağlayıcı teşebbüs ile işletmeci bir anlaşma imzalar; bu anlaşma
eğer mevcut bir muafiyet tebliğine uygun ise, otomatik olarak muafiyeti kazanır ve gönül rahatlığı ile iş yapılır. Anlaşma
şartlarının uyumlu olduğunu peşinen varsayıyoruz tabii, sallama mallar, ilave şartlar, intifa hakkı gibi şeyleri göz ardı
ediyoruz. rnrnYani benzinliklerin marka münhasırlığını da kapsayacak şekilde Tek Elden Satın Alma anlaşmaları yaptığını
varsayıyoruz. Böyle olsa dahi bir şart daha var: "Sağlayıcı veya sağlayıcının bağlantılı teşebbüsleri arasında Tek Elden Satın
Alma Anlaşmaları yapılamaz". Peki acaba POAŞ'ın sermayedarı konumundaki PUİS mensupları, BP, Shell, O Pet, Bu Pet, Şu Pet'lerden
birinin bayii olmasın sakın. Tabii ki bir çoğu ayrı ayrı markaların da bayii. O zaman n'olacak, grup muafiyetinin kapsamından
çıkacaklar, tek satıcılık imtiyazları ortadan kalkacak, sektörde fena halde kaos olacak. BP'ler Shell'ler hak iddia edecek, bir
sürü tazminat davası açılacak, falan, filan. rnrnAcaba bu durumlar ihale sonuçlandırılmadan, Rekabet Kurulu tarafından peşinen
incelenmeli miydi, yoksa alışkanlık üzerine önce ateş edip sonra nişan almak ve bunu da pragmatiklik kılıfı ile yutturmak mı
doğruydu... Hukuk Devleti kavramı zira hulla-hup bellenmiş, tak beline kıvır da kıvır. rnrnTabii ki de -Yasal yükümlülük
doğrultusunda- Rekabet Kurulu tüm bu rekabet haritasını en ince detayına kadar inceleyecek ve alınması gereken tedbirleri
belirlemeden özelleştirmeye hukuki geçerlilik tanımayacak. Hadi bakalım bir milyar küsur dolar ne zaman ödenecek bu şartlarda onu
düşünelim. rnrnAcurluk, dik kafalılık, ben yaptım'cılık nelere mal oluyor, bekleyelim görelim. Ama lütfen bari ders alalım; yazdık
anlatamadık bari müsibet ders olsun.