• Gazete Makaleleri / Finansal Forum Gazetesi

  • Rekabet Hukuku'nda anlaşma ya da kararların butlan kılınması meselesi

  • Geçtiğimiz aylarda rekabetin kıstlandığı ya da engellediği iddiası ile bir çok anlaşma ya da karar Rekabet Kurulu'na intikal etti. Kurul, bunların çoğuna soruşturma açtı ve yasamız gereği yasal süreler yavaş yavaş doluyor. Kurul, anlaşma taraflarının rekabeti bozduğuna karar kılarsa sözkonusu anlaşmalar batıl oluyor. Ancak Topluluk uygulamalarında bir anlaşmanın ya da kararın batıl kabul edilmesi meselesi değişik açılımlara sahne olabiliyor. rnrnKurucu Antlaşma'nın 85 (1) maddesinin ihlali, ihlale konu anlaşmanın butlan kılınmasının yanı sıra, Üye Ülke mevzuatlarınca düzenlenen, özel hukuk alanında da bazı sonuçlar doğurmaktadır. Dolayısıyla, Topluluk rekabet kuralları yasaklayıcı hükümleri ve ihlalin kapsamını düzenlerken; Üye Ülke mevzuatları, anlaşmaların kısmen ya da tamamen butlan kılınma kriterlerini ve ihlalden dolayı zarar ziyana uğrayanların tazminat ve geçici önlem talep etme haklarını düzenler. rnrnAnlaşmaların butlan kılınması, taraflara, geçici önlem ve mevcut zararlarının tazminini talep etme hakkını doğururken, bu bağlamda da, maddi zarar gören tarafın, rekabetin bozulması sonucunda mahrum kaldığı zararın tazminini de talep etme hakkını doğurmaktadır. rnrnAyrıca bir anlaşmanın butlan kılınması, anlaşma taraflarının her birine, anlaşma çerçevesinde diğer taraflara sağladıklarını talep etme hakkı da doğurur (condictio indebiti). Bu talep, anlaşma kapsamında diğer tarafa veya taraflara yapılan ödemeleri ve arz edilen malları da kapsar. Şayet bu mallar işleme tabi tutulduğu için iadesi mümkün olmayacak fiziki değişime uğramışlarsa nakdi karşılığının talebi mümkündür. rnrnBir anlaşmanın bütününün butlan sayılabilmesi için Kurucu Antlaşma'nın 85 (1) maddesine aykırı anlaşma maddelerinin, anlaşmanın bütününü etkilemesi yani "ayrılabilirlik" özelliğinin bulunmaması gerekmektedir. Şayet bir anlaşmada rekabeti kısıtlayıcı ya da engelleyici etki yaratan veya yaratması mümkün olan hükümler, rekabet hukuku kapsamına girsin girmesin anlaşmanın diğer hükümlerinden ayrı mütala edilebiliyorsa, anlaşmanın rekabet kurallarıyla uyumlu kısmının akıbeti yine Üye Ülke yargı organlarınca belirlenir. Bu yüzdendir ki, Topluluk Kurumları ayrılabilirlik ilkesine ilişkin herhangi bir uygulama prensibi tavsiye etmemektelerdir. rnrnÖrneğin İngiliz hukukuna göre ayrılabilirlik ilkesi çerçevesinde anlaşmanın akıbeti "mavi kalem" uygulaması sonucunda belirlenir: Anlaşma içerisindeki geçersiz hükümler tamamen çıkarılır ve kalan hükümlerin taraflar arasında tatbiki mümkün bir anlaşma niteliği taşıyıp taşımadığı incelenir. Ancak mahkeme, hiçbir şart altında, anlaşmaya madde ekleme veya mavi kalem uygulaması sonucunda ortaya çıkan anlaşmanın taraflarca uygulanmasını zorunlu tutma gibi yetkilere sahip değildir. rnrnDiğer Üye Ülke yargı organları da rekabeti kısıtlayıcı ya da engelleyici hükümler içeren anlaşmaların tamamının ya da aykırı hükümlerinin butlan kılınmasının belirlenmesine ilişkin İngiltere'dekine benzer hukuki düzenlemelere sahiptirler. Bu düzenlemeler genelde anlaşma taraflarının nihai anlaşma metnini uzlaşma yoluyla tespit etmelerine imkan tanımaktadır. rnrnÖte yandan Roma Antlaşması'nın 85 (1) maddesi kapsamına giren ancak madde 85 (3) ile grup muafiyetine ya da bireysel muafiyete konu olmuş sözleşmelerin, 85 (2) madde ile butlan kılınması sözkonusu değildir. Zaten muafiyetler rejiminin de ana fikri bu temel prensip üzerine kurulmuştur. rnrnİşte bu verilerin ışığında ülkemizde de önümüzdeki günlerde ilginç olaylar yaşanacaktır. Biz bugün için bu kadarla yetinelim, nasılsa sonbaharda bu konu üzerine çok mürekkep akacak.