• Gazete Makaleleri / Finansal Forum Gazetesi

  • Hakim durumun kötüye kullanım manzaraları

  • Teşebbüslerin hakim durumunu kötüye kullanılması meselesinde, kötüye kullanma kavramına ilk açıklamaya Komisyon'un 1 Aralık 1965 tarihinde yayımladığı bir Memorandum'da rastlanmaktadır: "hakim durumdaki bir teşebbüsün, piyasada imkanları ile elde ettiği getirileri, etkin rekabetin olduğu bir piyasada elde edememesi durumu, hakim konumun kötüye kullanılması anlamını taşımaktadır. Ayrıca kötüye kullanma hali, Kurucu Antlaşma'nın hedefleri bakımından hukuka aykırı bir davranış biçimidir. Bu hukuka aykırı davranış biçimi mevcut rakiplere ya da piyasalara girmesi olası rakiplere karşı olduğu gibi kullanıcı ya da tedarikçilere karşı da olabilmektedir. Ancak hakim durumun kötüye kullanılmasına ilişkin genel bir tanım mevcut değildir. İşte bu bakımdan her vaka özgün şartlarına göre incelenmeye muhtaçtır". rnrnHakim durumun kötüye kullanılmasına ilişkin tanıma yönelik olarak, Yüce Divan'ın ilk Kararı ise Hoffmann-La Roche k. Komisyon davasında hasıl olmuştur. ATAD, "hakim durumda bulunan bir teşebbüsün pazarın yapısını etkileyecek nitelikteki davranışları sonucu rekabetin kısıtlanması ya da engellenmesi neticesinde olağan rekabet koşulları altında mal ve hizmet üreten diğer teşebbüslerin bu hukuka aykırı davranışlar sonucu piyasalarda faaliyetlerinin zorlaştırılması ya da engellenmesi ve gelecekte etkin rekabetin ortadan kalkması ihtimali, hakim durumun kötüye kullanılması halini belirtir". rnrnYüce Divan'ın bu yorumu iki sonucu da beraberinde getirmektedir: Kötüye kullanma halinin doğrudan tüketiciler üzerinde etkisi ve etkin rekabet koşullarının bozulması. rnrnTüketicilerin bu davranışlardan zarar görmesi alım ya da satım fiyatının tespiti veya kötü niyetli fiyat uygulamaları veya ayırımcı muameleleri sonucu ortaya çıkarken; etkin rekabet koşullarının bozulması ise arz boykotu veya yıkıcı fiyat uygulamaları veya rakiplerin piyasaya girmesinin engellenmesi veya onların pazarın dışına itilmesi şeklinde kendini göstermektedir. rnrnYukarıda anlatılan hallerin ortaya çıkabilmesi için öncelikle ilgili teşebbüsün belirli bir coğrafi pazarda ekonomik bir güce sahip olması ve bu gücü sayesinde sözkonusu eylemleri gerçekleştirmesi tartışılamayacak olgular arasındadır. Ancak unutulmaması gereken diğer bir husus da Akzo vakasında ortaya çıktığı gibi belirli bir piyasada elde eldilmiş hakim durumun diğer bir piyasada kötüye kullanma haline taşınabilme ihtimalinin varlığıdır. Nitekim bu durum için verilebilecek en mükemmel örnek Komisyon'un Lea-Sabena Kararı'dır. Komisyon bu Karar'ında, Sabena'nın pazarda hakim durumda bulunan bilgi işlemsel rezervasyon sistemi olan Saphir'i bir başka teşebbüse diğer tip rezervasyonları yapabilmesi için açmadığından ötürü, hakim konumda bulunduğu bir pazarda elde ettiği gücü diğer bir komşu pazarı bozmak yönünde kullandığı sonucuna varmıştır. rnrnAyrıca British Sugar PCL Komisyon Kararı da benzer bir vakadır. İngiltere'de British Sugar, şeker üretiminde hakim konumda bulunan bir teşebbüstür ve toz şeker pazarının % 58'ini elinde bulundurmaktadır. Napier Brown ise bu toptan satılan mamülü 1 kg'lık paketler haline getirerek perakende satmak üzere girişimde bulunduğu sırada British Sugar tarafından pazar dışına itilmiştir. Komisyon, bu davranışı toptan şeker pazarında elde edilen hakim durumun parekende pazarında kötüye kullanıldığı sonucuna varmıştır. rnrnSon olarak da diğer pazarları bozmakla ilgili bir ATAD içtihadına yer vermek gerekirse, Commercial Solvents k. Komisyon davası çarpıcı bir örneği oluşturmaktadır. Commercial Solvents Corp. (CSC) çeşitli ilaçların üretiminde gerekli ethanbutol yapımında kullanılan bazı hammaddeleri üretmektedir. CSC Istituto adlı bir İtalyan firmasının da % 51 hissesine sahiptir. rnrnIstituto hammaddeleri CSC'den alıp Zoja adlı ilaç üreticisine satmaktadır. Istituto, Zoja'yı almaya çalışmış ama görüşmeler sonuçsuz kalmıştır. Bunun üzerine Istituto, Zoja'ya satış fiyatını artırmış, Zoja da kendine başka bir tedarikçi bulmuştur. Ancak kısa süre sonra CSC, Zoja'ya satış yapan firmalara hammadde satışını durduracağını açıklamış, ve bu alternatif tedarikçi de faaliyetini durdurmak zorunda kalmıştır. Ardından, CSC artık piyasaya hammadde satmayacağını, kendisinin ilaç üretimine başlayacağını ilan etmiştir. Zoja kendisinden mal istediğinde de satmayı reddetmiştir. rnrnCSC, ilaç hammaddesi olan ethambutol piyasasında hakim durumdadır. ATAD Kararı'nda, hakim durumdaki herhangi bir hammadde üreticisinin son ürünü de üretmeye başlaması halinde, halihazırdaki diğer üreticilere hammadde tedariğini red etmesinin, son ürün piyasasındaki rekabeti olumsuz etkilediği için hakim durumunu kötüye kullanılması olarak değerlendirildiğini belirtmiştir. rnrnYukarıda sunulan örnekler ülkemizde de mevcuttur. Yakında bu hallerin üzerine birileri giderse hiç şaşırmayın...