Roma Antlaşması'nın 90. maddesinden anlaşıldığı üzere; Üye Devletler kamu yararını gözetmek amacı doğrultusunda rekabet
kurallarına saygılı kalmak koşulu ile, genel ekonomi ve kamu yararına faaliyet göstermeleri veya iktisadi amaçlı tekeller
oluşturmaları kaydıyla bazı konularda bunlara kısmi ayrıcalıklar getirebilirler. rnrnAncak gerek Roma Antlaşması, gerekse
uygulamalarda sınırları o kadar da belirgin olmayan bu sistem üzerine ciddi tartışmalar vuku bulmaktadır. Ancak burada
tartışılmaya açılması mümkün olmayan ve iktisadi amaçlı tekellere rekabet kurallarından muafiyet tanıyan iki temel esas mevcuttur:
rnrn Anlaşma, uyumlu eylem ve kararlara getirelen muafiyet halinin temelde Topluluğun rekabet kuralları ile tamamen çelişmemesi ve
bu kuralların uygulanmasına bir engel teşkil ederek onları anlamsız kılmaması; rnrn Üye Devletler arasındaki ticareti önleyici
nitelikte olmamasıdır. rnrnTopluluk'ta bazı sektörler ise gerçekleştirdikleri faaliyetlerin Topluluk rekabet kuralları kapsamında
değerlendirilmemesi gerektiğini savunmuşlardır. Topluluk'ta faaliyet gösteren bankaların da benzer iddialar öne sürmeleri üzerine
ATAD, Avrupa Topluluğu rekabet kurallarının bankacılık sektörüne uygulanıp uygulanamayacağı konusundaki tartışmalara, Zuchner k.
Bayerische Vereinsbank AG vakasındaki yorumuyla nokta koymuştur. rnrn1981 yılında ATAD'a intikal eden bu davada, davalı tarafın
bankaların toplumun genel ekonomik çıkarları doğrultusunda hizmetler verdiği, kamu yararını gözeten faaliyetlerinin Kurucu
Antlaşma'nın ilgili 90 (2) maddesi kapsamına girdiği ve sektörün sermaye transferinde oynadığı rolün gözardı edilemeyeceği ve bu
sebeplerden dolayı sektöre rekabet kurallarının uygulanmaması gerektiği yönündeki görüşü Yüce Divan tarafından kabul görmemiştir.
rnrnBu vakada Yüce Divan, her ne kadar bankalar kamu yararını gözeten ve toplumun genel ekonomik çıkarları doğrultusunda hizmetler
verse de, uluslararası sermaye transferlerine ilişkin faaliyetleri de göz önünde bulundurulduğunda bankacılık sektörünün rekabet
kuralları dışında tutulabilmesi için bankaların rekabeti engelleyici faaliyetlerinin devlet tarafından yapılan düzenlemelerle
kendi iradeleri dışında belirleniyor olması gerekmektedir hükmüne varmıştır. rnrnMevcut içtihatlar incelendiğinde esas itibariyle
bankaların iki türlü uygulaması rekabet hukuku kapsamında dava konusu olmuştur. Bunlar; rnrn müşterilere uygulanacak komisyon
oranlarının bankalararası anlaşmalarla belirlenmesi ve rnrn bankaların birbirlerine uygulayacağı komisyonların bankalararası
anlaşmalarla belirlenmesidir. rnrnAT Komisyonu, müşterilere uygulanacak komisyonların bankalararası anlaşmalarla belirlenmesinin
Topluluk rekabet kurallarının ihlaline ilişkin açık bir uygulama olduğu kanaatine varmış ve bu doğrultudaki anlaşmalara karşı çok
ağır yaptırımlar uygulamıştır. Komisyon, Eurocheque International ve Groupement des Cartes Bancaires CB'ye müşterilere uygulanacak
komisyonlara ilişkin rekabeti kısıtlayıcı bir anlaşma yaptıkları için önemli miktarda idari para cezaları tahakkuk ettirmiştir.
rnrnDiğer taraftan, Komisyon'un bankaların birbirlerine uygulayacağı komisyonların bankalararası anlaşmalarla belirlenmesi
uygulamalarına daha ılımlı yaklaştığı ve bu yönde bir çok muafiyet tanıdığı görülmektedir. Komisyon, bu konudaki vakaların çoğunda
sözkonusu hizmetlerin ancak bankalararası anlaşmalar yoluyla amacına uygun olarak sağlanabileceğı kanısına varmıştır. rnrnSon
yıllarda ise bankalararası bir çok ikili anlaşma Komisyon'un onayına sunulmuştur ve Komisyon genel olarak anlaşmaları
değiştirmeden onaylamıştır. Ancak bazı anlaşmalara ilişkin şartlı kabul yetkisini kullanarak tarafların: rnrn bölgesel paylaşıma
girme, rnrn aynı sınırlar içerisinde diğer bankalarla benzer nitelikli anlaşmalar yapmama, gibi rekabet etmeme yükümlülüklerini
anlaşmalardan çıkartmalarını şarta bağlamıştır. rnrnKomisyon, benzer hassasiyeti bankaların ATM makinalarını ortak kullanıma
açtığı anlaşmalara da göstermektedir. Komisyon, bankaların bu tür işbirliği anlaşmalarına taraf olma kriterlerinin eşit edimlere
aynı şartların uygulanması suretiyle netleştirilmesinin gerekliliği ve bazı bankaların ortak ATM kullanım sistemine dahil
edilmemek yoluyla sözkonusu hizmette piyasa dışına itilme tehditi oluşturulduğu gerçeğine dikkat çekmektedir. rnrnTürkiye'de de
yukarıda anlatılan hususlar doğrultusunda, 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un uyumlu eylem, anlaşma ve kararlara
ilişkin 4. maddesi tahtında benzer hadiseler değerlendirilmektedir.