Dağıtım sistemlerine ilişkin diğer bir yöntem ise seçici dağıtım anlaşmalarıdır. Ancak bu konuda her hangi bir grup muafiyeti
tüzüğü mevcut değildir. Bu sistemin uygulanabilmesi için Rekabet Kurulu'na menfi tespit marifetiyle bildirimde bulunmak
gerekmektedir. Kurul, bildirilen anlaşmalara menfi tespitte bulunabileceği gibi bazılarına da bireysel muafiyet de
tanıyabilmektedir.rnrnSeçici dağıtım, sağlayıcının dağıtım faaliyetini üstlenecek teşebbüsleri dağıtımı yapılacak ürünün
özelliklerinden kaynaklanan belirli kriterlere dayanarak tespit ettiği bir dağıtım sistemidir. Komisyon seçici dağıtım
sistemlerine ilişkin görüşünü şöyle açıklamaktadır: "Günümüzde bir çok ürün seçici dağıtım olarak adlandırılan dağıtım sisemiyle
satışa sunulmaktadır. Seçici dağıtım sistemini kullanan üreticiler, ürünlerinin yapısından kaynaklanan pazarlama zorluklarını
ihtisaslaşmış ve seçimi kendisine kalmış dağıtıcılar vasıtasıyla gerçekleştirmek istemektelerdir. Bunu yaparken de dağıtıcılarını
bazı asgari şartları yerine getirip getirememesine göre seçer ve dağıtım ağını şekillendirirler. Bu tür dağıtım organizasyonları
genellikle motorlu taşıtlar, fotograf makineleri, elektronik ürünler, elektrikli ev aletleri, parfümler gibi ürünlerin satışında
kullanılmaktadır".rnrnKomisyon'un yorumundan da anlaşılacağı üzere; seçici dağıtım sistemiyle satılan ürünlerin başarıyla
pazarlanması, genelde tüketiciye satış anında verilmesi gereken teknik bilgilere dayanmaktadır. Üreticiler de, ürünlerinin hangi
şartlarda kimler tarafından satışa sunulduğunu denetlemek ve bilmek istemektedirler.rnrnÜreticilerin bu yaklaşımı her ne kadar
makul bir gerekçe olarak değerlendirilebilse de, seçici dağıtım sistemleri bir yandan sistemin dışında kalan bağımsız dağıtıcılara
arz boykotu yapılmasına, öte yandan da sisteme katılmak isteyen dağıtıcıların sisteme dahil olmalarının doğrudan veya dolaylı
olarak engellenmesine yol açmaktadır. Bu sebepten ötürü Rekabet Hukuku ile böylesine çelişen bir dağıtım sistemini Komisyon çok
yakından takip etmektedir. Türkiye'de de Rekabet Kurulu'nun özellikle üzerinde durduğu husus, dağıtım sistemine kabul edilmeme
gerekçelerinin ne kadar ekonomik ve rasyonel olduğunun tespiti yönündedir.rnrnKomisyon kararları doğrultusunda, seçici dağıtım
sistemlerinde dağıtıcıların sisteme kabul edilebilmeleri için üreticiler tarafından konan şartların üç ana grupta toplanabileceği
görülmektedir. Bunlar, niteliksel şartlar, ek yükümlülükler getiren niteliksel şartlar ve miktara dayalı niceliksel
şartlardır.rnrnNiteliksel şartlar, adından da anlaşılacağı üzere doğrudan ürün yapısına ilişkin, örneğin dağıtıcının teknik
yeterliliği ve ürüne hakimiyeti, personelin eğitimi veya mekana yönelik şartlardır. Niteliksel şartlara dayandırılmış olan bir
seçici dağıtım sisteminin Rekabet Kanunu'nun 4. maddesi kapsamına girip girmediğinin tespitinde ise; rakip ürünlerin benzer bir
sistemle dağıtılıp dağıtılmadığına ve ürünün yapısının gerçekten üretici tarafından bazı şartların öne sürülmesini gerektirip
gerektirmediğine bakılmaktadır. Zira, niteliksel şartlara dayandırılmış bir seçici dağıtım sistemi rakip ürünlerin dağıtım
sistemlerinin işleyişini engelliyorsa, ya da pazardaki fiyat esnekliğini tüketici aleyhine olacak şekilde etkilenmesine yol
açıyorsa, rekabet kurallarına aykırı bir durum ortaya çıkmaktadır.rnrnEk yükümlülükler getiren niteliksel şartlar ise; reklam ve
promosyon faaliyetlerine katılım şartı gibi doğrudan ürünün yapısından kaynaklanmayan şartlardır. Rekabet Kurulu, bu tür şartlara
dayanan seçici dağıtım sistemlerinin Kanun'un 4. maddesine aykırı olduğunun altını çizmekle birlikte ekonomik ve rasyonel
gerekçeler sunulması durumunda bireysel muafiyet tanıyabilmektedir.rnrnMiktara dayalı niceliksel şartlar ise üreticinin dağıtıcı
sayısını kısıtlı tutmak için öne sürdüğü her türlü şartlar bütünüdür. Avrupa Birliği'nde Komisyon dağıtıcı miktarını kısıtlamaya
yönelik şartları kesinlikle rekabete aykırı olarak nitelendirmekte ve çok nadir olarak bireysel muafiyet tanımaktadır. Nitekim,
Komisyon, seçici dağıtım anlaşmalarına ilişkin ilk kararında miktara dayalı şartlar öne süren Omega'ya bireysel muafiyet
tanımıştır. Omega, ürettiği saatlerin lüks tüketim malı olduğunu ve bu yüzden kısıtlı miktarlarda üretildiğini ve doğal olarak
mevcut dağıtıcıların yerine getirdiği şartları sağlayan her dağıtıcıyla anlaşma yapmasının imkansız olduğunu, zira bu dağıtıcıları
sisteme kabul etse bile üretim kapasitesinin bu dağıtıcıların taleplerini karşılayacak boyutlarda olmadığını öne sürmüştür. Bu
gerekçeleri dikkate alan Komisyon, Omega'ya bireysel muafiyet tanımıştır.rnrnAncak, Komisyon, 1970 tarihli Omega Kararı'ndan
günümüze benzer bir karar almamıştır. Dolayısıyla, belirli kotaların doldurulmasından dolayı uygun satıcılara tedarikte bulunmayı
reddetmek veya anlaşma bölgesinin yeni bir satıcılık ihdasını karşılayacak kadar nüfusa sahip olmadığı türde miktarsal kriterlerin
haklı bulunması artık oldukça zordur.rnrnBuna tek istisna ise motorlu taşıt dağıtımında görülmektedir. Komisyon, ürünün yapısının,
teknik risklerin ve kullanıcıların taşıdıkları risklerin üreticiyle dağıtıcı arasında çok sıkı bir iletişimi gerekli kıldığını ve
bu iletişimin aksamaması için dağıtıcı sayısının kısıtlanabileceğini belirtmiştir. Nitekim Komisyon bu doğrultuda Motorlu Taşıt
Araçlarının Dağıtımı ve Servis Hizmetlerine İlişkin Grup Muafiyeti Tüzüğü'nü yayımlamıştır. Ülkemizde de uygulama benzer olup
Rekabet Kurulu da zaten motorlu taşıt dağıtımına ilişkin tebliğini yayımlamıştır.