Tek elden dağıtım anlaşmaları kapsamında dağıtıcılara tam bölgesel koruma sağlayan hükümler, Komisyon tarafından paralel tedarik
kısıtlaması olarak değerlendirilmekte ve kesinlikle onaylanmamaktadır. Ayrıca, tam bölgesel koruma sağlayan hükümler, 1983/83
Sayılı Tek Elden Dağıtım Anlaşmalarına İlişkin Tüzük içerisinde grup muafiyeti kapsamı dışında kalan koşullardan biri olarak
belirtilmektedir. Rekabet Kurulu'nun 1997/3 sayılı Tebliği uygulaması da aynı yöndedir. rnrn1983/83 Sayılı Tüzük, kullanıcıların,
tek elden dağıtım anlaşmasına konu malları anlaşmada belirtilen bölgede sadece tek elden dağıtıcıdan elde edebilmesi ve anlaşmada
belirlenen bölge dışında alternatif temin kaynaklarının olmaması durumunda anlaşmanın grup muafiyeti kapsamında
değerlendirilemeyeceğini belirtmektedir. Bununla birlikte aynı Tüzük, tek elden dağıtım anlaşması taraflarından birinin veya her
ikisinin, aracıların veya kullanıcıların anlaşma konusu malları Ortak Pazar içindeki diğer satıcılardan veya -alternatif temin
kaynaklarının bulunmaması halinde- Ortak Pazar dışından elde etmelerini zorlaştırmaları durumunda da ilgili anlaşmanın grup
muafiyeti kapsamının dışına çıkacağını belirtmektedir. rnrnKomisyon'un ihracat ve paralel tedarik yasaklarına ilişkin tutumu, bu
tür yasakların Roma Antlaşması'nın 85 (3) maddesi kapsamında muafiyetten faydalanamayacakları doğrultusundadır. Bununla birlikte
paralel ihracat veya ithalat yasaklamaları ve dolaylı bölgesel ayırımcılık olarak değerlendirilen eylemleri içeren anlaşmaların da
Ortak Pazar'da rekabeti kısıtladığı gerekçesiyle muafiyetten faydalanmaları mümkün olamamaktadır. rnrnDolaylı bölgesel ayırımcılık
olarak değerlendirilen eylemlerin başında ise anlaşma konusu mallara yeniden satışa arz edileceği bölgelere göre farklı fiyat
uygulaması gelmektedir. Distillers vakasında, viski dağıtıcılarına, ihracat yapacaklarsa ayrı, İngiltere içerisinde satış
yapacaklarsa ayrı fiyat uygulanmaktaydı. Bu vakada her ne kadar İngiltere ve Kıta Avrupası arasındaki viski fiyatlarının farklı
olması gerektiğine ilişkin ekonomik gerekçeler bulunduysa da, Komisyon bu türden ayırımcı fiyat uygulamalarının Kurucu
Antlaşma'nın 85 (1) maddesi kapsamına girdiği ve grup muafiyetinden yararlanamayacağı hükmüne varmıştır. rnrnZanussi vakası ise
üretici firma tarafından sağlanması gereken garantinin kapsamının daraltılmasına ilişkin ve dolaylı bölgesel ayırımcılığa örnek
teşkil eden bir diğer vakadır. Bu vakada, sadece Zanussi'nin Topluluk'da faaliyet gösteren alt firması tarafından ithal edilen
ürünlerin garanti kapsamına alınması paralel ithalat yoluyla Zanussi ürünlerini alan Topluluk tüketicilerinin mağduriyetine yol
açmıştır. Üretici ve ithalatçı firmalar arasında bu doğrultuda bir hüküm içeren dağıtım anlaşması 85 (1) kapsamına girmektedir. Bu
anlaşmaya Komisyon tarafından bireysel muafiyet tanınmamıştır. Komisyon, Topluluk içerisindeki tüm Zanussi ürünlerini garanti
kapsamına alan bir hüküm içeren anlaşmaya ise daha sonra Kurucu Antlaşma'nın 85(3)maddesi kapsamında muafiyet tanımıştır.
rnrnÜrünlere garanti sağlanması ile ilgili olarak; Hasselblad k. Komisyon vakasında, Adalet Divanı "dağıtıcıların garanti vermesi
için üretici firmanın garantisinin olmaması gerektiğini; dağıtıcı firmaların garanti kapsamını değiştirmesinin ise sadece üretici
firmanın garanti kapsamından daha geniş imkanlar sağlayan garanti şartları sunmasıyla mümkün olabildiğini" belirtmiştir. rnrnOrtak
Pazar sınırları dışına yapılacak satışlara getirilen doğrudan veya dolaylı kısıtlamalar ise, Üye Ülkeler arasındaki ticareti
etkilemeyeceği gerekçesiyle muafiyet tanınmasına engel teşkil etmemektedir. Zira, malların Ortak Pazar sınırları içerisine tekrar
girerken alınan gümrük vergileri ve taşıma maliyetleri paralel ithalat yapılması olanağını azaltmaktadır. Ancak, Avrupa Ekonomik
Alanı ülkeleri (İzlanda, Liechtenstein ve Norveç) ve Topluluğun serbest ticaret anlaşmaları yaptığı ülkelere yapılan ihracatlara
kısıtlamalar getirilmesinin, bu malların vergiden muaf olarak Topluluk ve bu ülkeler arasında serbest dolaşımda olduğu
düşünüldüğünde, Üye Ülkeler arasındaki ticareti engelleyici etki yaratacağı düşünülmektedir. rnrnDağıtım anlaşmalarının, müşteri
kısıtlamaları, sağlayıcıyla rekabet etmeme, dağıtıcının anlaşma konusu malları sadece sağlayıcıdan temin edilebilmesi, aktif
satışın yasaklanması ve fiyat belirlemeye ilişkin hükümler içermeleri de bu anlaşmaların Kurucu Antlaşma'nın 85 (1) maddesi
kapsamına girmeleri için yeterli olmaktadır. Komisyon, bu tür kısıtlayıcı hükümler içeren anlaşmaların da, dolaylı bölgesel
ayırımcılık öngördükleri gerekçesiyle bireysel muafiyet tanınmasının imkansız olduğu görüşündedir.