• Gazete Makaleleri / Finansal Forum Gazetesi

  • Rekabet Hukuku ve Yayın Kaosu (II)

  • Dün yazımızda futbol maçlarının yayın kaosunu Avrupa açısından değerlendirmiştik. Mesele Türkiye açısından değerlendirildiğinde; Türkiye-AT ilişkilerinde Rekabet Hukuku konumu itibariyle Türkiye Cumhuriyeti, AET - Türkiye arasındaki Ankara Anlaşması (1963) ve Katma Protokol (1971) ile Kurucu Roma Antlaşması'nın 81, 82 ve 90. maddelerine uyumlu bir rekabet kanununu yürürlüğe almayı taahhüt etmiştir. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti, 6 Mart 1995 tarihli ve 1/95 sayılı 36. Dönem Ortaklık Konseyi Kararı'nın 39 (2-a) maddesi ile Birlik içtihatlarını kabul etmiştir. Böylelikle AT içtihat hukuku Türkiye'de geçerli kılınmıştır. Sonuç olarak havuz sistemine ilişkin, Alman Yüksek Mahkemesi'nin aldığı ve Birlik Rekabet Hukuku'na uyumlu Karar'ının Türk Rekabet Kurulu'nun ilgili konudaki araştırmasına yön gösterici olduğu kuşkusuzdur.rnrnAyrıca konu, Birlik Komisyonu'na intikal etmiştir. Komisyon'un alacağı karar, Alman Yüksek Mahkemesi'nin doğrultusunda olur ise ve bu yöndeki Komisyon kararını -usul ve esas bakımından gelişmelere göre- Bidayet Mahkemeleri ya da Avrupa Birlikları Adalet Divanı'nın bir itiraza karşılık onaylaması durumunda, artık ilgili içtihatın Türkiye'de 1/95 OKK 39 (2-a) maddesi gereği doğrudan uygulanabilirliği sözkonusudur.rnrnAvrupa kupa müsabakaları organizasyonları Avrupa'da milli bazdaki bütün futbol federasyonlarının üyesi olduğu UEFA tarafından başlatılmıştır. UEFA Yönetmeliği'nin 14. maddesinin 1. paragrafı uyarınca UEFA ve üyesi milli federasyonlar futbol müsabakalarının yayın haklarına inhisari olarak sahiplerdir. 14. maddenin uygulama hükümleri uyarınca da, milli federasyonlar kendi ülkelerindeki Avrupa kupası müsabakalarının yayın haklarını pazarlama yetkisine sahiptirler. Alman Futbol Federasyonu da, Almanya'da oynanan Avrupa kupası maçlarının yayın haklarını 1982 yılından beri pazarlamaktaydı. Alman Futbol Federasyonu, 1989 yılında, Profesyonel Futbol Yönetmeliği'ne 3. Bölüm başlığı altında bir bölüm ekleyerek kendisine ulusal ve uluslararası futbol karşılaşmalarının yayın haklarına ilişkin anlaşma yapma yetkisi veren inhisari haklar sağlamıştır. Bu haklara istinaden de Alman Futbol Federasyonu 1992-1998 yıllarına ilişkin yayın haklarını inhisari olarak satmıştır. Bu satış anlaşmalarından elde edilen gelirlerin büyük bir kısmı müsabakaları yapan futbol takımlarına, buradan kalan miktar da Alman birinci ve ikinci lig takımlarına verilmekteydi.rnrnBu arada Eylül 1992'de Alman Rekabet Kurumu (Bundeskartellamt), Profesyonel Futbol Yönetmeliği'nin 3. Bölümü uyarınca gerçekleştirilen havuz sistemi yoluyla yayın haklarının pazarlanmasının rekabet kanunlarına aykırı olduğu gerekçesiyle bir soruşturma başlatmıştır. Soruşturma sonucunda Alman Rekabet Kurumu havuz sistemi yoluyla yayın haklarının pazarlanmasının rekabeti engellediğini ve geçersiz bir uygulama olduğu kararına varmıştır. Bu karar üzerine Alman Futbol Federasyonu, Berlin Temyiz Mahkemesi'ne gitmiştir ancak Temyiz Mahkemesi de Alman Futbol Federasyonu'nun bu maçların düzenleyicisi olmadığı hükmüne varmıştır. Temyiz Mahkemesi, Alman Futbol Federasyonu'nun futbol maçlarının organizasyon ve finansal açılardan sorumlusu olmadığı ve finansal risklerini de üzerinde taşımadığı görüşünü de kararına eklemiştir.rnrnBurada, gerek Alman Rekabet Kurumu, gerekse de Berlin Temyiz Mahkemesi futbol karşılaşmalarının düzenleyicilerinin futbol takımları olduğunun altını çizmiştir ve Alman Futbol Federasyonu'nun UEFA ile olan bağlarının veya maç tarih ve saatlerini düzenlemesinin bu kurumu "futbol müsabakalarının düzenleyicisi" statüsüne çıkaramayacağı görüşünde birleşmişlerdir.rnrnAlman Rekabet Kurumu ve Berlin Temyiz Mahkemesi'nin Alman Futbol Federasyonu'nun futbol karşılaşmalarının yayın haklarının gerçek sahibi olmadığını tescil etmesi üzerine bu yargı organları, Profesyonel Futbol Yönetmeliği'nin havuz sistemi yoluyla yayın haklarının pazarlanmasına zemin hazırlayan 3. Bölümü'nün Alman Rekabet Kanunu'nun 1. bölüm hükümleri uyarınca rekabeti kısıtladığına ve bu bölümün geçersiz olduğuna karar vermişlerdir.rnrnAlman Futbol Federasyonu'nun avukatlarının, spor etkinliklerinin rekabet kanunu hükümlerinden muaf tutulması gerektiği ve ayrıca futbol liginin tek bir iktisadi bütünlük olarak değerlendirilmesi gerektiği doğrultusundaki görüşleri de reddedilince Alman Futbol Federasyonu, Alman Federal Yüksek Mahkemesine başvurmuştur.rnrnAlman Yüksek Mahkemesi, yapılan başvuru sonucu, Alman Futbol Federasyonu'nun Alman kulüplerinin kendi sahalarında yaptıkları maçların yayın haklarını havuz sistemi yoluyla pazarlamasının kesinlikle yasadışı bir kartel oluşturduğu kararına varmıştır. Böylelikle Yüce Mahkeme, Alman Rekabet Kurulu'nun ve Temyiz Mahkemesi'nin kararını onaylamış bulunmaktadır.rnrnAlman Rekabet Kanunu'nun 1. bölümü, AT Kurucu Anlaşması'nın 81. (1) maddesi gibi kartelleri yasaklamaktadır. Karara göre; Alman Futbol Federasyonu, Birinci Futbol Ligi gözönüne alındığında kulüpler bazında bir kartel oluşturmaktadır. Alman Futbol Federasyonu Danışma Kurulu'nun Profesyonel Futbol Yönetmeliği'nin 3. Bölümü, 2 ve 6 no'lu maddeleri yoluyla, Almanya'daki yayın haklarının pazarlanması ile ilgili rekabeti sınırlandırmaktadır. Yayın haklarının havuz sistemi yoluyla pazarlanması, kulüplerin UEFA ve Kupa Galipleri Kupası'nda kendi evlerindeki maçların yayın haklarını bireysel olarak pazarlama şanslarını ortadan kaldırmaktadır. Alman Yüksek Mahkemesi'ne göre kulüpler bilet satışları ve diğer mallarının satışını gerçekleştirdikleri sürece bir teşebbüslerdir. Aynı şekilde kulüpler reklam anlaşmaları imzalamakta ve Alman Futbol Federasyonu'nun yayınlar ile ilgili uygulamasından önce kendi pazarlamalarını gerçekleştirmekteydiler. Alman Federal Yüksek Mahkemesi, Alman Futbol Federasyonu'nun Alman devletinin bir birliği olduğu ve yerel futbol birliklerinin Alman Futbol Federasyonu'nun üyeleri olduğu görüşünü reddetmiştir. Aynı şekilde, Alman Futbol Federasyonu'nun sürekli değişen, Birinci lig kulüplerinin oluşturduğu bir kartel olmadığı görüşü de reddedilmiştir. Mahkemenin üzerinde durduğu nokta, Alman Futbol Federasyonu'nun yayın haklarının pazarlanmasında profesyonel kulüpler üzerinde etki ve gücü bulunmasıdır.rnrnYarın konuyu sonuçlandıracağız.