EKREM AKSOY
- Efendim teşekkür ediyorum Sayın Başkana tabii bu toplantının davetini aldığım zaman
sanıyorum bir ay kadar önceydi ve büyük bir heyecan duymuştum ama ne yazık ki son bir haftadır yaşadığımız olaylara baktığımız
zaman, reel ekonomi içinde olan bir insan olarak umutsuzluğa düşmemek mümkün değil. Ancak sanıyorum biraz sonra tartışacağımız
konuların ben daha çok pratik tarafından ben meseleyi ele alacağım. Kanun'un çıkış tarihi ya da safhaları çok fazla
irdelemeyeceğim, çünkü günlük hayatımızda küçük ve orta boy işletmelerin yaşadıkları sıkıntıları seslendiren vakfımızın da
kurucularındanım. Dolayısı ile ben iki başlıkta konuya bakmak istiyorum, bir tanesi rekabeti önleyecek engellerin ortadan
kaldırılmasındaki temel görüşÃ¼m, sivil toplum örgütü yapısının demokratik bir şekilde güçlenemediği süre içerisinde
Türkiye'de küçük ve orta boy işletmeler özellikle tabii bu küçük ve ortaboy işletmeleri söylüyorum çünkü zaten
Türkiye'de büyük işletmelerin yasaya uygun davranışlarını zaten görüyoruz. Asıl ihmal edilen ve geride ayakta durmakta
güçlük çeken ve özellikle küçük tabirini kullandığımız miniği kullanmıyorum o Grubun hak ve menfaatlerinin korunması
maalesef henüz tam bir tabana oturmamış. Bu girişi yaptıktan sonra bir şeyide tabii belirtmeden geçemeyeceğim aslında bu hemen
başlangıçta söylemem gereken bir şeydi ama Dünya Gazetesi'nin TOSYÖY ile işbirliğini yad etmemek mümkün değil. Şu anda burda
da zaten Dünya Gazetesi'nin bize sağladığı imkanlarla böylesi güzel bir toplantıyı gerçekleştiriyoruz. Ama Nezihi abiyi
unutmak mümkün değil, kendisinin ailesine ben de burdan taaziyelerimi iletiyorum zira iş dünyasındaki özellikle küçük
işletmelerin sorunlarının bir platforma taşınması konusunda Rahmetli bize büyük olanaklar sağlamıştı, inanıyorumki yeni
yönetici arkadaşlar Dünya Gazetesi'ndeki bu çalışmalara hız vereceklerdir ve küçük işletmelerin, Türkiye sanayisi içerinde
yer alan işletmelerin sorunlarını tartışmaya çalışacağız. Ancak elimdeki dökümanları karıştırırken ortaya çıkan bazı şeyler
var onları sizinle de paylaşmak istiyorum az evvel de söylediğim gibi ben bir akademisyen değilim. Ben pratisyen bir insanım ve
hemen hemen de bu sanayinin içerisinde çalışıyorum sosyal hayatımdada bazı renklilikler var. 4 Mart tarihli bir Brüksel notu
var elimde, bu benim bu hafta başında elime geçti. Bugün içinde yaşadığımız ve de niçin çözemediğimiz dediğimiz sorunların
sanıyorum temelinde Belçika eski Başkanı'nın bir demeci var. Tarih 4 Mart 1997 Brüksel, "Türkiye hiçbir zaman AB'ye üye
olamaz zira AB bir uygarlık projesidir". Şimdi Sayın hocam beni mazur görsün kendisinin Avrupa Birliği'ne geçiş süresi
içerisindeki yaptığı programları çok yakından izliyordum, büyük bir heyecanlada kendisine zaman zaman katılıyordum ancak,
Türkiye'de küçük işletmelerin rekabeti, Gümrük Birliğine girme sürece ile bitmiştir. Bunu ben söylemiyorum bunu bu işe
gönül vermiş içimizde bir çok değerli arkadaşımız var, sanıyorum biraz sonra da söz alacaklar ve bunu onlarda aynen
yineleyecekler neden Türkiye'de çünkü kanun koyucu, kanunu yapan insanların özellikle biraz sonra yine bahsedeceğim yan
sanayi yasasında da var bu. Bu yasa taslağının Kurulmasında ortaya çıkan kadroya baktığımız zaman bunun içerisinde çok fazlası
ile sivil toplum örgütü yok yani küçük işletmeleri temsilen sivil toplum örgütü yok dolayısı ile rekabeti sağlayabilmemiz
için bir kere mutlaka ve mutlaka kendi dinamiğimiz içerisinde kendi sorunlarımızı bilen insanların o tip yerlerde temsil
edilmeleri gerekir. Sanıyorum bunun içinde biraz bir lidere ihtiyaç var, Bu liderde zaten kendisini kanıtlamış bir lider TOSYÖY
2000 yılında Türkiye'de ki bütün sivil toplum örgütleri içerisinde liderdir. Bunu da zaten gördünüz dışarıda afişlerdede
var. Dolayısı ile ben meseleye iki bölüm halinde bakıyorum Sayın Başkanıma da izah etmiştim dışarıda birinci bakış açım daha
çok Rekabet Kanunu'nu irdelemek ve tartışmak değil, o makro bir politikadır ama şu anda Türkiye'de yaklaşık firmaların %98'ini
küçük işletmeler ve orta boy işletmeler teşkil ediyor ama bunların temsil edilmelerine baktığımız zaman bizim sanayi odamızdan
temsilci büyüğümüzde var burada orda bile küçük işletmelerden birer tane ancak komitelerde insan vardır. Yani yedi kişilik
komitede sadece bir küçük işletme temsilcisi vardır, çoğunluğu büyük işletme temsilcisidir. Ben büyük işletmeye ve büyük
sermayeye karşı değilim ancak paylaşacağımız bir Türkiye'yi gelinde el birliği ile paylaşalım dolayısı ile rekabetin ana
temelinde sosyal gelir dağılımı mantığı yoksa onun toplumun bütün katmanlarına yayılması ve ordan iyi bir sonuç almamız
mümkün değildir diye düşÃ¼nüyorum. Dolayısı ile gelin bir işbirliği yapalım buradan çıkan sonuçlara göre sermaye piyasası
kanununu pardon sermaye piyasası kanununu diye bulunduğumuz binadan hep aklımıza alıntılar geliyor, tabii onlara da teşekkür
ediyoruz ayrıca böyle bir imkanı sundular. Bizler bu ana sanayi yan sanayi yasasını yeniden gündeme getirelim ve bunun
TOSYÖY'ün liderliğinde bir sivil toplum örgütü federasyon, konfederasyon neyse bunun çok başlıkları var belki ikinci turda
Sayın Başkan bana söz verirse veya sorular ve cevaplar bölümünde bir fırsat tanınırsa bana ben o bölümdede bunlara cevap
veririm. Dolayısı ile benim tek inandığım bir şey var katmanlara yayılmayan sivil toplum örgütleri doğru bir lider seçemezlerse
uygarlıktan nasiplerini alamazlar diyorum ve burda sözü noktalamak istiyorum teşekkür ediyorum. Buyrun Başkan
Prof.Dr. Arif ESİN - Teşekkür ederim. Öncelikle birinci tur için gerçekten kısa konuşmanızdan dolayı teşekkür
ederim. Şimdi efendim ikinci konuşmacımız, İstanbul Gıda Toptancı Tüccarları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Günay Kotil
buyrun Sayın Başkanım.