• Rekabet Hukuku / Yayınlarımız

  • Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşmalar ve Uyumlu Eylemlere İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği (Tebliğ No:2005/4) Uygulama Esasları üzerine KILAVUZ

    • Sayfa : 7/15
      <1...56789...15>

     

    n)Otomobil, sürücü hariç en fazla sekiz yolcu taşımak amacıyla kullanılan motorlu taşıttır'.

     

    o)Hafif ticari araç, azami yüklü ağırlığı 3,5 tonu aşmayan, malların veya yolcuların taşınması amacıyla kullanılan motorlu taşıttır. Belirli bir hafif ticari aracın 3,5 tonun üzerinde satılan bir modelinin bulunması durumunda söz konusu aracın tüm modelleri de hafif ticari araç olarak kabul edilir.

     

    Buradan hareketle 3,5 tonun üzerindeki kamyonlar ve 8 yolcu kapasitesi üzerindeki minibüs ve otobüsler ağır vasıta kabul edilmektedir. Buna göre perakende seviyesinde faaliyet gösteren seçici dağıtım sistemi üyelerinin, son kullanıcıya yapacakları otomobil ve hafif ticari araç dışındaki motorlu taşıtların, bir başka deyişle ağır vasıtaların, aktif ya da pasif satışları kısıtlanmamalıdır. Bu yönde bir kısıtlama anlaşmayı grup muafiyeti kapsamı dışına çıkarır. Bununla birlikte, sağlayıcının seçici dağıtım sistemi üyesinin yetki verilmemiş bir tesis yerinde faaliyet göstermesini yasaklama hakkı saklıdır. O halde sağlayıcı, ürünlerinin uygun olmayan yerlerde, yeterli niteliklere sahip olmayan satış elemanlarınca satılmasını engelleyebilmek amacıyla, dağıtıcının, yetki verilmemiş bir tesis yerinde faaliyet göstermesini, bir başka deyişle, anlaşmada belirlenmiş olan satış yeri dışında satış yeri, depo veya teslimat noktası kurmasını yasaklaması anlaşmayı grup muafiyeti dışına çıkarmayacaktır.

     

    Yukarıda da belirtildiği gibi, seçici sistem üyelerine sistem dışı dağıtıcılara mal satmalarını engelleyici yasaklar konabilmesı, sistemin doğası gereğidir. Ancak yedek parçaları, bakım onarımda kullanacak olan özel servislere satımı konusunda dağıtım sistemi üyelerine getirilecek kısıtlama, anlaşmayı grup muafiyeti kapsamından çıkaracaktır. Nitekim Tebliğin 5inci maddesinin (h) bendine göre; Seçici dağıtım sistemi üyelerinin, motorlu taşıtların yedek parçalarını, bu parçaları motorlu araçların bakım onarımında kullanacak olan özel servislere satma serbestisinin kısıtlanması. muafiyete engeldir.

     

    Bu maddenin Tebliğ'in Seçici Dağıtım Sistemi'ni tanımlayan 3üncü maddesiyle birlikte değerlendirilmesi gerekir. Tebliğ'in 3üncü maddesinin (f) bendine göre Seçici Dağıtım Sistemi'nde (...) Yetkili Servislerin bağımsız teşebbüslere yedek parça satma hakkı kısıtlanamaz. 

     

    İnceleme konusu maddede belirtilen kısıtlama getirilemeyecek teşebbüsler', seçici dağıtım sistemi üyeler'i iken Tebliğ'in 3üncü maddesinin (f) bendinde kısıtlama getirilemeyecek teşebbüsler', yetkili servisler' olarak belirtilmiştir. Maddede geçen Seçici Dağıtım Sistemi üyeleri hem yetkili yedek parça dağıtıcılarını hem de  yetkili servisleri ifade etmektedir. Tebliğ'in 3üncü maddesinin (f) bendi ise yedek parça dağıtıcılarını kapsam dışında bırakmış, sadece yetkili servislerin hakkını belirtmiştir.

     

    Bu sebeple bağımsız teşebbüslere yedek parça satma hakkı meselesinin inceleme konusu madde ile Tebliğ'in  3üncü maddesi birlikte değerlendirilerek şu şekilde yorumlanması gerekir; Seçici Dağıtım üyelerinin yani yetkili yedek parça dağıtıcılarının ve yetkili servislerin, yedek parçaları özel servislere bakım-onarım amacıyla satmaları engellenemez. Yetkili Servislerin ayrıca, bu yedek parçaları yeniden satış amacıyla bağımsız teşebbüslere (özel servisler, bağımsız yedek parça üretici ve dağıtıcıları vs.) satma hakkı da vardır. Yedek parçaların özel servislere yeniden satış amacıyla satılmasının yasaklanması ancak Seçici Dağıtım Sistemi üyelerinden yetkili yedek parça dağıtıcısı için sözkonusudur.

     

    Tebliğin 6ıncı maddesinin 2ci fıkrası, Seçici Dağıtım Sistemi üyelerinin, bu sistemin uygulandığı başka yerlerde tali mağazalar açabileceklerini belirtir. Maddeye göre; Seçici dağıtım sistemi içindeki hafif ticari araç veya otomobil dağıtıcısının, seçici dağıtımın uygulandığı başka bölgelerde satış veya teslimat yerleri açmasını engelleyen doğrudan veya dolaylı her türlü yükümlülük. anlaşmayı grup muafiyeti kapsamından çıkaracaktır. Yani sağlayıcı ile hafif ticari araç ve otomobil dağıtıcıları arasında yapılacak anlaşmalara, dağıtıcının faaliyetlerini sadece anlaşmada belirtilen adresten yürüteceğine dair bir şart (location clause) konamaz. Dağıtıcılar, seçici dağıtımın uygulandığı diğer bölgelerde de satış yeri ve teslimat noktası kurabilmelidirler.

     

    Satış mağazası, araç satışı için gerekli showroom ve alt yapıdan oluşmaktadır. Örneğin araçların satışı için gerekli showroom, ofis, satış personeli ve sergilenecek araçlar gibi. Satılan araçların teslimatını aynı satış ofisinden veya başka bir teslimat noktasından gerçekleştirip gerçekleştirmemek bayinin inisiyatifinde olan bir konudur. Teslimat noktası ise satılan araçların son kullanıcıya teslim edildiği mekanlardır.

     

    Burada dikkat edilecek noktalardan ilki, sözkonusu maddenin ağır vasıtalar için geçerli olmamasıdır. Ağır vasıtalar için sağlayıcı tarafından bu konuda getirilen sınırlama grup muafiyetinden yararlanacaktır. İkincisi ise, dağıtım sisteminin niteliğidir. Seçici Dağıtım Sistemi'nin uygulandığı yerlerde, dağıtıcılarla yapılan anlaşmalara location clause konamaz fakat Münhasır Dağıtım Sistemi'nin uygulandığı yerlerde diğer bölgelerdeki seçici dağıtıcıların satış ve teslimat yerleri açmalarına yasaklama getirilebilir. Dikkat edilecek son nokta, adı geçen maddenin sadece tali mağaza açmak istenmesi durumunda sözkonusu olmasıdır. Aksi halde, yani bayinin sağlayıcı tarafından yetkilendirilmesi neticesi olarak açtığı, sözleşmeye esas olan satış mağazasını kapatıp başka bir yerde satış mağazası açmak istemesi durumunda, sağlayıcının iznini alması gerektiği unutulmamalıdır. Burada aranan izin yeni bir mağazanın açılmasına yönelik değil, esas mağazanın kapatılmasına yöneliktir.

     

    Tebliğ'in 6ncı maddesinin son fıkrası, seçici dağıtımın uygulandığı yerlerde yetkili servislerin tesis yeri ile ilgili herhangi bir yükümlülüğe muafiyetin uygulanmayacağını düzenlemektedir. Maddeye göre;

     

    Tamir ve bakım hizmetleri veya yedek parçaların satışı bakımından, seçici dağıtımın uygulandığı yerlerde yetkili servislerin tesis yeri ile ilgili doğrudan veya dolaylı yükümlülüklere muafiyet uygulanmaz.

     

    Bunun anlamı, seçici dağıtımın uygulandığı yerlerde yetkili servislerin, hizmet verecekleri yeri kendilerinin seçebilmesidir. Yetkili servislere satış sonrası servis hizmetleri ile yedek parçaların satışı bakımından tesis yeri ile ilgili getirilen yükümlülükler, muafiyetten yararlanamayacaktır. Böylece yetkili servis ve yedek parça dağıtıcılarına hizmet verecekleri yer açısından aşırı bir serbestlik verilmiş olmaktadır.

     

    Yukarıda verilen bilgiler ışığında Seçici Dağıtım Sistemi'ni şÃ¶yle özetlemek mümkündür; Seçici bayi veya servis istasyonu sadece nihai tüketicilere yönelik olarak Seçici Dağıtım Sistemi kullanılan tüm alanlarda aktif/pasif satış yapabilmekteyken, münhasır dağıtıma ayrılmış bölgelerden gelen taleplere yönelik pasif satış yapabilmektedir. Seçici Dağıtım Sistemi kapsamındaki bayilerin kendi aralarında satış yapmaları da engellenememektedir. Bununla birlikte hafif ticari araç ve otomobil dağıtıcılarının seçici dağıtımın uygulandığı başka bölgelerde satış veya teslimat noktası açmasını engelleyen doğrudan ve dolaylı her yükümlülük rekabete aykırı addedilecek, sistem üyesi tamirci ve yedek parça satıcılarına ise hizmet verecekleri yerle ilgili herhangi bir kısıtlama getirilemeyecektir.

     

    3.2.3. Yeni Düzenlemenin Genel Koşulları

     

    2005/4 Sayılı Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşma ve Uyumlu Eylemlere İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği'nin 4üncü maddesi, muafiyetin genel koşullarını düzenlemektedir. Üç konuyla sınırlı olan sözkonusu şartlar, Tebliğ marifetiyle muafiyetten yararlanmak için gerekli olan önkoşulları oluşturmaktadırlar. Bunlardan ilki, sağlayıcı ile yetkili servis veya dağıtıcı arasında yapılan dikey anlaşmalardan doğan hak ve yükümlülüklerin devri; ikincisi, anlaşmanın süresi ve feshi; sonuncusu ise tahkim müessesesine ilişkindir.

     

    Anlaşmanın muafiyetten yararlanabilmesi için yukarıda sayılan genel şartların, sözleşmede mutlaka belirtilmesi gerekmektedir. Aksi halde, -örneğin, ortaya çıkacak uyuşmazlıklarda tarafların tahkime başvurabileceğine ilişkin bir hüküm  anlaşmada hüküm altına alınmamışsa- sözkonusu anlaşma tamamen geçersiz kabul edilecektir.

     

    3.2.3.1. Dikey Anlaşmadan Doğan Hakların Devri

     

    Tebliğ'in 4üncü maddesinde muafiyetten yararlanabilmek için önkoşul olarak belirtilen hususlardan birincisi, bayilik anlaşmasından doğan hak ve yükümlülüklerin devredilebileceğinin anlaşmada yer almasıdır. Nitekim sözkonusu  maddenin ikinci paragrafının (a) bendine göre;

     

    Muafiyet,

    a) sağlayıcı ile dağıtıcı veya yetkili servis arasında yapılan anlaşmada, dikey anlaşmadan doğan hakların ve yükümlülüklerin, dağıtım sisteminde bulunan ve dağıtıcı veya yetkili servis tarafından seçilen başka bir dağıtıcıya veya yetkili servise aktarılmasına sağlayıcının rıza göstermesi, koşuluyla uygulanır.

     

    Bu noktada, öncelikle maddede geçen dağıtım sisteminde bulunan teşebbüs' ifadesini tanımlamak gerekir. Sözkonusu kavram Tebliğ'in 3üncü maddesinin (t) bendinde yer almaktadır. Tanıma  göre;

     

    t) Dağıtım sistemi içindeki teşebbüsler, üretici de dahil olmak üzere, doğrudan üretici tarafından veya üreticinin yetkilendirdiği bir teşebbüs tarafından yetkilendirilerek anlaşma konusu malların dağıtımı, bakımı veya onarımı ile yetkilendirilen teşebbüslerdir.

     

    Uygulamada sağlayıcıların, yetkili dağıtıcı ve servislerine, bayilik anlaşmasından doğan hak ve yükümlülüklerini devredemeyecekleri hüküm altına alınmaktadır. Sözkonusu kısıtlama bayilik anlaşmasına açık bir hükümle veya dolaylı olarak konabilmektedir. Örneğin; sağlayıcının, dağıtıcı veya yetkili servisinin tüzel kişiliğinde meydana gelen ortak değişimini kendi yazılı onayına bağlaması, bayilik anlaşmasından doğan hak ve yükümlülüklerin devredilmesine yönelik dolaylı bir kısıtlamadır. 

     

    Tebliğ'in 4üncü maddesi bayilik anlaşmasından doğan hak ve yükümlülüklerin devredilebileceğini açıkça düzenlemektedir. Bu hakkın herhangi bir şekilde kısıtlanması halinde ilgili anlaşmanın grup muafiyetinden yararlanabilmesi imkanı bulunmamaktadır.

     

    Ancak bayilik anlaşmasından doğan hak ve yükümlülüklerin devrinde bazı hususlara dikkat etmek gerekir. Öncelikle, devir hakkının sadece dağıtım/servis ağı içinde yer alan dağıtıcıya/yetkili servise devredilmesi söz konusu olabilmektedir. Bir başka deyişle, yetkili dağıtıcı/servis anlaşmadan doğan hak ve yükümlülüklerini  şebeke içindeki bir başka dağıtıcıya/servise devredebilir. Bu konuda sağlayıcının onayına ihtiyaç yoktur. Ancak yeni durum hakkında sağlayıcının bilgilendirilmesi gerekir. Sağlayıcının onayı olmadan şebeke dışındaki dağıtıcı veya servise sözkonusu hak ve yükümlülüklerin devri ise mümkün olmamaktadır.

     

    Diğer husus, devir işlemine taraf olacak dağıtıcının/servisin seçimidir. Dağıtıcı veya yetkili servisler, şebeke içinde bulunan dağıtıcı veya servislerin seçiminde serbesttirler. Bu konuda sağlayıcı tarafından getirilen kısıtlama, anlaşmanın muafiyet dışında kalmasına sebep olacaktır.

     

    Bir başka husus, devir hakkının ancak aynı türden devirler açısından geçerli olmasıdır. Bu sebeple örneğin, yetkili satıcının sağlayıcı ile girdiği dağıtım sözleşmesinden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerinin aynı sistem içinde yer alan yetkili servislere devri mümkün olmayacaktır.

     

    Anlaşmadan doğan hak ve yükümlülüklerin aktarılacağı yetkili satıcıya fesih bildiriminde bulunulmuş olmasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Ancak yetkili satıcının sağlayıcı tarafından öngörülen niteliksel kriterleri karşılamış olup olmadığının aranması doğaldır. Aynı şekilde kendisine karşı fesih bildiriminde bulunulmuş bir bayinin de sözleşmeden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini aynı sistem içinde yer alan bir başka yetkili satıcıya devretmesine herhangi bir kısıtlama getirilememektedir. Ancak bu durumda fesih bildiriminde öngörülen mehilin dolması ile birlikte anlaşma feshedilmiş sayılacağından sürenin dolması ile birlikte devir yapılan yeni bayinin de anlaşması sona ermiş olacaktır.

     

    3.2.3.2. Anlaşmanın Süresi ve Fesih

     

    Tebliğ'in 4üncü maddesinin 3üncü fıkrasına göre; Muafiyet (...) c) sağlayıcı ile dağıtıcı veya yetkili servis arasında yapılan anlaşmanın,

     

    1) en az beş yıl süreli olması ve anlaşmada yer alacak olan yenilememe isteğini anlaşmanın sona ermesinden asgari altı ay önce bildirmeyi her iki tarafın da kabul etmesi ,

     

    2) belirsiz bir süre için yapılması halinde feshi ihbar süresinin her iki taraf için de en az iki yıl olması ancak bu sürenin; sağlayıcının anlaşmaya son vermesi durumunda kanundan veya anlaşmadan dolayı uygun bir tazminat ödemek zorunda olduğu  veya dağıtım sisteminin önemli bir kısmını ya da tamamını yeniden düzenlemesinin zorunlu olması nedeniyle sağlayıcının anlaşmayı sona erdirmesi hallerinde en az bir yıla indirilmesi, koşullarıyla uygulanır.

     

    Maddeden de anlaşıldığı gibi Tebliğ uyarınca motorlu taşıt dağıtım ve servis anlaşmaları belirli bir zamanla sınırlı olarak yapılabileceği gibi belirsiz süreli de olabilmektedirler. Eğer anlaşma belirli bir süreye bağlanacaksa bu süre 5 yıldan az olmamalıdır. Bir başka deyişle, süresi 5 yıldan az olan anlaşmalar  muafiyetten yararlanamayacaktır.

     

    Tebliğ, belirli süreli sözleşmeler için 6 aylık feshi ihbar süresi koymuştur. Bir başka deyişle, belirli bir süre için yapılmış olan anlaşmayı feshetmek isteyen taraf bu talebini 6 ay önceden karşı tarafa bildirmek zorundadır. Burada dikkat edilecek nokta, sözkonusu ihbar süresinin anlaşmada açıkça belirtilmiş olmasıdır. Aksi halde taraflar muafiyetin önkoşulunu yerine getirmemiş sayılırlar.

     

    Buna karşılık taraflar arasındaki anlaşma belirsiz süreli ise, anlaşmayı feshetmek isteyen tarafın en az iki yıl önceden bu niyetini karşı tarafa bildirmesi gerekecektir. Ancak bu süre, sağlayıcının anlaşmaya son vermesi durumunda kanundan veya anlaşmadan dolayı uygun bir tazminat ödemek zorunda olduğu veya dağıtım siteminin önemli bir kısmını ya da tamamını yeniden düzenlemesinin zorunlu olması nedeniyle sağlayıcının anlaşmayı sona erdirmesi hallerinde bir yıla kadar indirilebilmektedir.

     

    Yeniden yapılanma, pazarda aktif olan rakiplerin tutumları veya diğer ekonomik gelişmelerden kaynaklanabilir. Bu noktada yeniden yapılanma şeklinde verilecek kararın sağlayıcı tarafından motive edilmesinin veya dışarıdan gelen etkilerle meydana gelmesinin de bir önemi bulunmamaktadır.

     

    Yeniden yapılanmanın gerekli olup olmadığı objektif kriterlere göre değerlendirilmesi gereken bir husustur. Herhangi bir anlaşmazlık durumunda esas olarak sağlayıcının yeniden yapılanmayı gerekli görmüş olması sorunun çözümü için yeterli olmamaktadır. Bu tür durumlarda uyuşmazlığın çözümü noktasında yeniden yapılanmanın gerekliliği konusunda karar mercii hakem veya yargı olacaktır.

     

    Tebliğ'in 4üncü maddesinin 3üncü fıkrasına göre; b) sağlayıcı ile dağıtıcı veya yetkili servis arasında yapılan anlaşmada, sağlayıcının karşı tarafın bu Tebliğ uyarınca sınırlanamayacak davranışlarda bulunması nedeniyle anlaşmayı feshi ihbarla sona erdirmesini engellemek için, bu bildirimini feshin detaylı ve objektif gerekçelerini içerecek biçimde yazılı olarak yapması yükümlülüğünün getirilmesi gerekmektedir.

     

    Burada her türlü fesih ihbarının detaylı ve objektif gerekçeler dayanması gerektiği belirtilmektedir. Tebliğ muafiyetinden yararlanabilmek için, sağlayıcı ile dağıtıcı veya yetkili servis arasında yapılan anlaşmada sağlayıcının, bu bildirimin feshin detaylı, objektif ve şeffaf gerekçelerini içerecek biçimde yazılı olarak yapılması gerektiği gibi aynı zamanda bu yükümlülüğün anlaşmada yer alması gerekmektedir. Bu hükmün getirilmesindeki temel neden, sağlayıcının karşı tarafın Tebliğ uyarınca sınırlanamayacak davranışlarda bulunması nedeniyle anlaşmayı feshetmek istemesi durumlarına karşı gerekçe gösterilmesi gerekliliğidir.

     

    Fesih ihbarının objektif ve haklı gerekçelere dayanması, sözleşmenin haklı sebeple feshi halinde sözkonusu olur. Belirli süreli bir sözleşmenin süresi sona erdiğinden dolayı yapılacak fesih ihbarında haklı sebep aranmaz. Sürenin bitmesi yeterli bir sebeptir. Aynı şekilde, belirsiz süreli bir sözleşmede reorganizasyon sebebiyle kanundan veya sözleşmeden dolayı bir tazminat ödenmesi gerektiği hallerde de başkaca bir sebep göstermeye gerek yoktur. Son olarak belirsiz süreli bir sözleşmenin de feshi ihbar süresine uyarak sona erdirilmek istemesi mümkündür. Bu durumda da fesih ihbarında haklı gerekçe aranmaz.

     

    3.2.3.3. Tahkim

     

    2005/4 Sayılı Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşmalar ve Uyumlu Eylemlere İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği'nin bayiye tanınan hakların etkili şekilde korunmasını sağlayamadığı sürece, bayiler için güvence sunan bir sistem olduğu da iddia edilemeyecektir. Bu sebeple Tebliğ, taraflar arasında mevcut anlaşmalardan kaynaklanan bir takım uyuşmazlıkların, tarafların mahkemeye başvuru hakkına halel gelmeksizin bağımsız bir uzman ya da hakeme götürme hakkının tanınması halinde muafiyet verilebileceğinden bahisle, uyuşmazlıkları çabuk şekilde çözüme ulaştırmayı amaçlamıştır.

    Bu husus Tebliğ'in 4üncü maddesinin son fıkrasında belirtilmiştir. Maddeye göre;

     

    Muafiyet, anlaşmanın her iki tarafa da anlaşmadan kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmesi ile ilgili olarak ortaya çıkacak anlaşmazlıkları, tarafların mahkemeye başvuru hakkına halel getirmeksizin, bağımsız bir uzmana ya da hakeme götürme hakkını tanıması halinde uygulanır.

     

    Aynı maddede uyuşmazlık konuları için sınırlayıcı olmayacak şekilde örnekler vermiştir. Maddedeki örnekler;

     

    a) mal ve hizmet sağlama yükümlülükleri,

    b) satış hedeflerinin konulması ya da bu hedeflere ulaşılması,

    c) stok taşıma yükümlülüğünün yerine getirilip getirilmediği,

    d) teşhir aracı sağlama ve kullanma yükümlülüğü,

    e) değişik markaların satışı ile ilgili sağlayıcının öne sürdüğü koşullar,

    f) yetki verilmemiş bir tesis yerinde faaliyet göstermesinin engellenmesinin, otomobil veya hafif ticari araç dışındaki motorlu taşıt aracı dağıtıcısının işini büyütmesini sınırlandırıp sınırlandırmayacağı,

    g) anlaşmanın fesih bildiriminde gösterilen gerekçelerin anlaşmanın feshini haklı gösterip göstermeyeceği.

     

    şeklinde sıralanmıştır.

     

    Tebliğ uyarınca tarafların bağımsız bir uzman veya hakeme gitmelerinin, mahkemelere başvuru hakkını engellemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Öte yandan taraflardan her ikisinin de hakemin veya uzmanın kararları konusunda anlaşmaları gerekmektedir. Aksi halde, yani taraflardan biri hakem kararından tatmin olmazsa uyuşmazlığın çözüleceği merci şÃ¼phesiz mahkeme olacaktır.

     

    3.2.4. Yeni Düzenlemenin Fiyat ve Bölge Sınırlamasına İlişkin Koşulları

     

    2005/4 Sayılı Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşmalar ve Uyumlu Eylemlere İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği'nde rekabet hukukunun iki temel meselesinin önplana çıktığı görülmektedir. Bunlar yeniden satış fiyatının belirlenmesi ve bölge sınırlamalarına ilişkin hususlardır.

     

    3.2.4.1. Fiyat Tespiti

     

    Tebliğ'in 5inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre;

     

    a) Dağıtıcı veya yetkili servisin kendi satış fiyatını belirleyebilme serbestisinin kısıtlanması. Bununla birlikte taraflardan herhangi birinin baskısı veya teşviki sonucu asgari veya sabit bir fiyata dönüşmemesi şartıyla, sağlayıcının azami veya tavsiye edilen satış fiyatı belirlemesi mümkündür.

     

    Maddeye göre dağıtıcı veya yetkili servisin kendi satış fiyatını belirleyebilme serbestisinin engellenmesi durumunda anlaşma grup muafiyetinden yararlanamayacaktır. Yeniden satış fiyatlarının sağlayıcı tarafından belirlenmesini, Rekabet Kurulu per se yasak olarak görmektedir. Aynı husus 2002/2 Sayılı Dikey Anlaşmalar ve Uyumlu Eylemlere İlişkin Tebliğ' de de belirtilmiştir.

     

    Sözkonusu düzenleme ile sağlayıcı yeniden satıcıların satış fiyatlarını tespit edememekte, ancak buna karşılık sağlayıcı, yeniden satıcının azami satış fiyatını saptama hakkına sahip bulunmaktadır. Bununla birlikte kendi tavsiye ettiği satış fiyatlarını yeniden satıcılara bildirebilmektedir. Öte yandan azami satış fiyatı veya tavsiye edilen fiyatın zorunlu uygulanaak fiyat haline döznüştürülmesi veya bu fiyatın asgari fiyat şeklinde uygulanmasını zorunlu hale dönüştürecek eylemlerde bulunulması hukuka aykırı kabul edilmektedir. Nitekim bazı durumlarda zorunlu fiyat uygulaması dolaylı yollardan uygulamaya konulabilmektedir. Örneğin sağlayıcı ve yeniden satıcı arasında yapılan anlaşma neticesinde önceden tespit edilen bir fiyat üzerinden belirli iskonto oranları uygulanması veya yeniden satıcının kar oranının önceden tespit edilen fiyat üzerinden gerçekleştirilmesi dolaylı fiyat tespiti uygulamaları olarak kabul edilmektedir.

     

    Öte yandan sağlayıcının yeniden satıcılarına önerdiği fiyatları uygulamamaları durumunda cezai hükümler uygulaması; mal sevkiyatını geciktirmesi, sözleşmeyi iptal ettirici hükümler koyması, uyarı yazıları göndermesi, yeniden satıcıların satış fiyatlarını takip tmek üzere bir takım yöntemler geliştirmesi, tavsiye ettiği fiyatın altında satış yapan yeniden satıcıların takip edilmesi görevini diğer yeniden satıcılar marifetiyle yaptırması yasaklanan eylemler arasındadır.

     

    Tebliğ yeniden satış fiyatının sağlayıcı tarafından tespitini yasaklamakla, dağıtıcının ticari faaliyetine sınırı aşan müdahaleyi önlemek ve böylelikle fiyatın piyasa koşullarına göre belirlenmesini amaçlamaktadır.

     

    3.2.4.2. Bölge ya da Müşteri Tahsisi

     

    Bölge tahsisi, dağıtıcıların satış faaliyetlerini yürüteceği alanların coğrafi sınırlarının belirlenmesi anlamına gelir. Coğrafi sınırları belirlenmiş bölgeye, sağlayıcının seçtiği bayi dışında, diğer bayiler satış yapamazlar. Müşteri tahsisinde ise her bir dağıtıcının belli bir müşteri grubuna satış yapması sözkonusudur. Bayiler, dağıtım ağında bulunan diğer üyelerin müşterilerine hizmet vermemekte, bu müşterileri, kendisine tahsis edilen bayiye yönlendirmektedirler. Her iki durum da marka içi tekele zemin hazırladığından, Tebliğ muafiyeti kapsamına alınmamıştır. Nitekim Tebliğ'in 5inci maddesinin (b) bendine göre; Aşağıdaki haller dışında, dağıtıcı veya yetkili satıcının anlaşma konusu mal veya hizmetleri satacağı bölge ya da müşterilere ilişkin kısıtlamalar getirilmesi tebliğ ile tanınan muafiyetten yararlanamaz.

      Sayfa : 7/15
      <1...56789...15>